Qodsna Analiz Grubu

Mısır Sina Adasından 1000 kilometrekareyi Arabistana bırakmayı kabul etti. Bu anlaşma, Arabistan veliaht prensinin Mısıra yaptığı ziyarette Sisi ile görüşmesinde yapıldı. Mısır'daki muhaliflere rağmen güvenlik tehlikesi nedeniyle Sisi Mısırlıların menfaatlerini açıkça Arabistan'a bağışlıyor. Birçok analist bu konuyu ABD'nin Filistin hakkında son projesi doğrultusunda inceliyor, zira bu sürecin ilk adımı Trump tarafından Kudüs'ün İsrai'in başkenti olarak tanınmasıyla atıldı. Analistler, Kudüs'ün başkent olarak ilan edilmesinin İsrail için bir olay değil bilakis bir süreç olduğuna inanıyor. Yani başkent ilanı, yerleşim yerlerinin ilhakı, dönüş hakkının kaldırılması ve Batı Şeria'nın tamamen ilhak edilerek Filistinlilerin Ürdün ve Sina'ya transferi boyutu bu sürecin merhaleleri sayılır. Muhammed Bin Salman'ın Mısır'a yaptığı son ziyarette, Sina yarımadasının 1000 kilometrekaresinin liman şehri yada modern bir ticaret şehri inşası projesini gerçekleştirmesi için Arabistan'a bırakılması kararlaştırdı. Daha önce 83 kilometrekare yüzölçümüne sahip Sanafir ve Tiran adaları Mısır Devleti tarafından Arabistan'a verildi. Şimdi sormak gerekir; Arabistan bu kadar geniş topraklara sahip olmasına rağmen Sina yarımadasından 1000 kilometrekare ve toplamda iki yarımadadan 1183 kilometrekareye mi ihtiyaç duyuyor? Neden bu projeyi kendi topraklarında yapmıyor? Bu 1000 kilometrekare Akabe Körfezi Sahilinde. Neom projesinin Akabe Körfezinin iki tarafında yapılması kararlaştırıldı ve Sanafir ve Tiran da bu projenin iki tarafının irtibat köprüsü olarak tasarlandı.

Bu proje Siyonist Rejimin sahil şehirlerine bağlanacak ve bu yolla bölge seviyesinde İsraille güçlü bir ekonomik işbirliği sağlanacak. Neom liman şehri adı verilen bu bölgeye Filistinliler zorla göç ettirilerek Filistin sorununu Siyonist Rejim lehine çözüp İsrail'in bir Yahudi devleti olarak tanınması ve Filistinlilerin de birçok ekonomik imkanın bulunduğu Sina ve Ürdün de yeni yaşam yerlerine yerleştirilip orada insan gücü olarak işle Filistin düşüncesini onlara unutturacak kadar meşgul edilmeleri amaçlanıyor. Bu bölgenin güvenlik açısından Mısır, Arabistan ve İsrail'in kontrolünde olacağı dikkate alındığında Filistin davası pratikte yok olacaktır. Mısır'ın Sina'da tekfirci teröristlere karşı savaş bahanesiyle yaptığı askeri operasyon bu çerçevede değerlendiriliyor. Bu askeri operasyonda Mısır F16'ları sivil evleri hedef alıyor ve Sina sakinleri arasında orku yaratma yoluyla onları bölgeyi terketmeye zorluyor. Bölgenin tahliyesiyle bölge Arabistan'ın Neom liman şehri projesine hazır hale gelecek. Suudi rejimi batının desteğiyle bu projenin çalışmalarını yapıyor.

Bu şeytani projeye karşı koymak için Filistin, Kudüs ve İslam Dünyası aleyhindeki komploların genişliği dikkate alındığında savunma ve mücadele alanlarının da genişlemesi gerekiyor. Bu doğrultuda halk kuruluşları, ilim çevreleri, işçi sendikaları vd. bu önemli sahada etkili ve devamlı faaliyetlerde bulunmalıdır.

kudusgunu.com