Qodsna haberinde şu ifadelere yer verdi: Filistinlilerin düzenlediği ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü’, mültecilerin kendi planladıkları, silahsız ve taş saldırıları içermeksizin başlayan, Filistin topraklarına doğru gerçekleşen düzenli bir halk hareketidir.

Her yıl gerçekleşen bu ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü’, BM Güvenlik Konseyi’nin 194 Numaralı Kararnamesinin 11. bendinde yer alan, Filistinli mültecilerin vatanlarına geri dönüş hakkının icrası için gerçekleşmektedir. Her yıl yapılan bu yürüyüş, bu yıl ‘Toprak Günü’nde gerçekleşecek.

Söz konusu ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü’ şu özellikleri içermekte:

1-Bu hareket, bir günlük bir hareket değil, sürekli bir mücadeledir.

2-Filistin'de yer alan farklı siyasî gruplar arasındaki ihtilafları aşma tadını yaşatan millî bir harekettir.

3-Tamamen yasal olan ve BM’nin 194 Numaralı Kararnamesine dayanan mültecilerin dönüş hakkını içeren bir harekettir.

4-Filistinli mültecilerin bulunduğu tek bir bölgeye has olmayan, aksine farklı bölgeleri de kapsayan bir harekettir.

5-Yürüyüş sırasında kurulan çadır kampları bir hafta ya da bir ay kurulu kalmakta.

6-Mülteciler konusu BM'nin sorumluluğunda yer almaktadır ve BM onları korumak ve hedef gösterilmelerinin önüne geçmek zorundadır.

Bu yıl da ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü’, özellikle Amerika'nın konsolosluğunu Tel-Aviv'den Kudüs'e taşıması kararından sonra Filistinliler tarafından daha güçlü bir bilinçle gerçekleştirilecek.

Filistinliler, bu yıl da ‘Toprak Günü’ne denk gelen ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü’ için hazırlıklarını sürdürüyorlar.

Filistinliler, 30 Mart günü gerçekleşecek olan "Büyük Dönüş Yürüyüşü" için çadırlar kurmak ve hazırlıkları tamamlamakla meşguller. Filistinliler bununla, Siyonizm’in ve Amerika’nın planlarına ve Filistinli mültecilerin haklarının çiğnenmesine karşı itirazlarını geniş çaplı olarak duyurmak istiyorlar. Bu girişim, zulüm görmüş bir halk adına aktivistler ve gençler tarafından başlatılan "halk patlamaları"nın sadece bir kısmı.

Siyonist bir uzman makalesinde şunları yazdı: İsrail, 2014 Gazze Savaşı sonrasından beri yeni bir askerî karşılaşmayla yüzleşeceğini hissediyor.

Uzman, söz konusu görüşlerini, MOSSAD eski başkanlarından birinin kitabına dayandırıyor ve şunları ifade ediyor: Aşkalon şehrinde geniş çaplı gösterilerin yapılmasının ardından bu şehir Filistinlilerin eline geçer ve Filistinliler Aşdod'a kadar ilerler.

Siyonist ordu komutanlarının görüşlerine önem verdiği Yahudi Uzman, makalesinde şunları da hatırlattı: Bu tarz senaryolar, generaller ve çocuk katili rejim liderleri nazarında uzak ihtimaldi ve bugün karşılarında sınırı geçmeyi düşünen binlerce Filistinliyi nasıl durduracakları konusu var.

MOSSAD eski başkanı ayrıca, Siyonist ordu komutanlarının birkaç gün önce söz konusu gösteriler ile ilgili Filistin halkına karşı önlemler almak ve olası saldırılara karşı hazırlıklı olmak için

Tesalim Askerî üssüne geldiklerini de açıkladı. Uzman, Askerî hazırlıklar ile ilgili olarak; keskin nişancılardan, göstericileri dağıtmayı sağlayacak materyallerden  ve tanklardan faydalanılacağını ve dikenli tellerin sayısının artırıldığını dile getirdi.

Bu bağlamda İslâmî Cihad Hareketi sözcüsü Davud Şehab ise, İsrail ve Amerika'nın komplolarıyla Filistinlilerin değerlerinin silinmeye çalışıldığı ve ‘Yüzyılın Anlaşması’ ile bu hakların gölgelendiği şartlarda Filistin topraklarına dönüş hakkını sonuna kadar savunacaklarını bir kez daha yineledi.

Şehab sözlerine şunları da ekledi: Dönüş gösterileri,  Filistin Halkının, Siyonist işgal rejimine karşı olan direnişinin sadece bir kısmıdır.

Şehab, ayrıca bu gösterilerin dönemlik olmadığını aksine devamının geleceğini ve bu yürüyüşün 30 Mart’ta başlayıp Filistinlilerin hedeflerine ulaşana kadar da sürecek olan istikrarlı bir hareketin başlangıcı olduğunu da ifade etti.

Öte yandan Demokratik Cephe’nin siyasî büro üyesinden de bir açıklama geldi: Dönüş gösterileri iki önemli hedefin gerçekleşmesine olanak sağlayacaktır; bunlardan ilki, Gazze'de yaşayan Filistinlilerin 12 yıl önce başlatılan ablukayı kabul etmedikleri mesajı ulaştırılacaktır.

Ebu Zarife diğer bir hedefi de şöyle açıkladı: Bu, ‘Yüzyılın Anlaşması’na karşı koymaktır; Filistin halkının haklarını korumaktır, Filistin meselesini canlı tutmaktır ve direniş faaliyetlerini devam ettirmektir.

Ebu Zarife dünya toplumlarından, ablukayı kaldırması için Siyonist rejime baskı uygulamalarının beklendiğini de ifade etti. Ebu Zarife, Filistin Özerk yönetiminden de Gazze'deki Filistinlilere uyguladığı cezaları sonlandırmasını istedi.

Öte yandan Filistin Ulusal Girişim Komitesi Lideri şöyle bir açıklamada bulundu: Dönüş gösterileri dünya toplumları ve Amerika için açık mesajlar barındırmaktadır; onlardan biri şudur: "Filistin halkı asla kısmî çözümleri kabul etmeyecektir."

Nebil Deyyab şunları da hatırlattı: Dönüş gösterileri düşmanın Filistin değerlerini yok etme yönündeki tüm komplolarını etkisiz hale getirecektir.

Ayrıca Özgür Filistin Hareketi sözcüsü ise şunları kaydetti: Dönüş gösterileri aslında içeride ve dışarıdaki tüm Filistinlilerin katıldığı, Filistinli mültecilerin topraklarına geri dönmeleri hakkında yapılan bir referandum niteliğindedir.

Yaser Halef de, dönüş yürüyüşlerinin Siyonizm’e karşı gösterilen direnişin sadece bir kısmı olduğunu dile getirdi.

Birçok siyasî gözlemci, bu yıl Filistinli mültecilerin ‘Toprak Günü’nde gerçekleştireceği ‘Büyük Dönüş Yürüyüşü’ ile 2010 yılında gerçekleşen gösterileri kıyasladı; 2010'da Suriye, Lübnan ve Ürdün gibi dünyanın farklı yerlerinden birçok mülteci Filistin sınırlarından giriş yapmıştı ve bu durum Siyonist güçlerde umutsuzluğa yol açmıştı. İşte bu gösteriler sonrasında Suriye krizi patlak vermişti ve yedi yıldır da bu ülke Batının yaktığı terör ateşinde yanmaktadır.

kudusgunu.com