32. Uluslararası İslami Vahdet Konferansı, 'Kudüs, Ümmetin Vahdetinin Mihveri' başlığıyla düzenlenen ve yayınlanan oturumla sona erdi.
Konferansa katılanlar, Filistin’in İslâm ümmetinin en temel meselesi olduğunu ve İslam dünyasının ilk düşmanı Siyonist rejim olduğunu, bunun için bu gasıp rejimle mücadele için bütün imkanların seferber edilmesine vurgu yaptılar.
Konferansa katılanlar, Müslümanlar arasında birliğin zaruretine, iç ve bölgesel çatışmaların ve bölünmelerin sonlandırılmasına ve ortak zeminde odaklanma gerekliliğini vurguladılar.
Konferansa katılan alimler, Amerikan planı olan "yüzyılın anlaşması' planına ve kandırıcı uzlaşma sürecine karşı gelinmesi, geri dönme hakkının iptaline, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın yeniden canlandırılmasına ve bu kentin Siyonist rejim İsrail'in başkenti olmasına dair dayatmalara karşı çıkılmasını ifade ettiler.
İslami Vahdet Konferansı'na katılanlar, ABD yönetiminin büyükelçiliğini Tel Aviv'den Kudüs'e taşımasını kınarlarken; Kudüs'ün barış, din ve medeniyetler kenti olarak sürdürülmesi gerekliliğine vurgu yaptılar.
Katılımcılar ayrıca Siyonist rejimle her türlü siyasi, ticari, kültürel ve sportif boyutlarla ilişkilerin normalleştirilmesine karşı olduklarını bildirdiler.
Bildiri metni şu şekilde:
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbine, salat ve selam rahmet ve birlik elçisine, tertemiz Ehl-i Beytine, ashabına ve kıyamet gününe kadar iyilikle ona tabi olanlara olsun.
Allah’ın rahmeti ve tevfiki ile 32. Uluslararası İslami Vadet Konferansı İran İslam Cumhuriyeti’nin başkenti Tahran’da büyük Peygamberin (as) ve onun torunu İmam Cafer Bin Muhammed Es-Sadık’ın (ra) doğum yıldönümünde ve İslami Vahdet Haftasında 16-18 Rebiu’l-Evvel 1440 tarihlerinde (24-26 Kasım 2018)“Kudüs, Ümmet Birliğinin Ekseni” başlığı altında, dünyanın çeşitli yerlerinden dini, fikri ve siyasi 900’den fazla şahsiyetin huzurunda gerçekleştirilmiştir.
Katılımcıları İslam Devrimi Lideri Ayetullah el-Uzma Seyyid Ali Hamaney karşıladı ve katılımcılar onun modern İslam medeniyetinin inşası, Filistin davasını destekleme, zorluklarla yüzleşmek için olgunlukları ve Müslümanların birlik arayışları konularında tavsiyelerini dinlediler.
Konferansın açılış konuşmasını İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani; kapanış konuşmasını ise İslami Şura Konseyi Başkanı Doktor Ali Laricani yaptı.
Üç gün süren görüşmeler sonucunda, katılımcılar aşağıdaki önerileri vurguladılar:
Katılımcılar vurguluyor ki, Filistin davası İslam alemi için adil merkezi bir davadır. İlk düşman Siyonist gasıp varlıktır. Ve direnişin bütün türlerine bütün güçleriyle yönelmeye davet ediyorlar. Çünkü o, İslam ve Arap dünyasını zayıflatmak, gelişmesine darbe vurmak, Amerikan hegemonyasını gerçekleştirmek, muhabbet, izzet ve cömertlik bağlarıyla mütemeyyiz olan bölgede güvenlik ve istikrarı sarsmak için kalplerine ekilmiş kanserli bir bez gibidir.
Katılımcılar, safların birleştirilmesinin zaruretini ve düşmanı doğru tespit ederek, ihtilafların üstesinden gelip ortak değerlere sarılarak, ümmetin maslahatı için ülkeler ve aktif güçler arasında diyaloglar kurarak, çatışmaların çözümü için İyi Çabalar Komitesini aktif hale getirerek, ümmetimize ve halklarımıza güvenlik, istikrar ve barış getirecek çalışmalar yaparak İslam ülkeleri arasındaki ve kendi içlerindeki bütün çatışmaların bitmesi gerektiğini düşünüyor.
Katılımcılar, Trump’ın davayı tasfiye eden anlaşmasını, düşman Siyonistlerle bütün normalleşme şekillerini, teslim olma projelerini, yerleşim kurma ve topraklaştırma operasyonlarını ve dönüş hakkını ilga eden projeleri, Kudüs ve mübarek Aksa’nın kuşatılmasını, işgalci varlığın başkentini Kudüs’e taşımasını reddeder. Aynı şekilde Amerika yönetiminin elçiliğini Kudüs’e taşımasını da kınar. Karardan vazgeçilmesini ve Kudüs’ün barış, dinler ve medeniyetler şehri olarak kalmasını ve devamlı olarak İslam yönetimi altında bulunmasını vurgular.
Katılımcılar, Müslümanlardan ve özgür insanlardan Siyonist varlığın suçlarıyla karşı karşıya gelmelerinde Filistin halkını desteklemelerini, işgalin bitmesi için hızlı bir şekilde harekete girişmelerini, zalim ambargonun Gazze’den kaldırılması için çalışmalarını, direnişin kahramanlarını ve son kazandıkları zaferi ve Kudüs’te, Batı Şeria’da ve diğer işgal altındaki yerlerde bulunan Filistin’in evlatlarını selamlamalarını talep eder. Mevcut tehlikeler karşısında birlik ve beraberliğin zaruretine vurgu yapar.
Katılımcılar, Uluslararası Kudüs Günü Yürüyüşü'nü, Aksa’da on binlerce namaz kılanı, Geri Dönüş Yürüyüşü'nü, yüzlerce şehit ve binlerce yaralı veren kurbanları takdir eder. Uluslararası toplumdan siyonistleri kınamasını, Filistin halkının kendi kaderini takdir etmesini kabul etmesini talep eder.
Katılımcılar, düşman Siyonistlerle her türlü siyasi, ticari, kültürel, sportif normalleşmeyi kesin bir şekilde reddeder. Çünkü şer’an, siyaseten ve aklen haram kılınmış bir şey yapılmış olur. Bütün Müslümanların bütün imkanlarla bunlarla yüzleşmesi gerekir. Ayrıca sporcular, sanatçılar, parlamenterler ve aktivistlerin Siyonist düşmanı boykot etme konusundaki onurlu tutumlarını da överler. Boykotun, düşman Siyonist Amerika ile ittifak içindeki tüm kuvvetleri de kapsayacak şekilde sürdürülmesi çağrısında bulunurlar.
Katılımcılar, ümmetin onurlu evlatları ile birlikte, tüm diğer seçeneklerin başarısızlığından sonra toprak ve insanın kurtuluşu için düşman ile çatışmasında yararlılığını ve etkinliğini kanıtlayan tek seçenek kabul edilen bölgedeki direniş yaklaşımını savunurlar.
Katılımcılar, uluslararası topluma ve bütün gruplara Yemen'e karşı adaletsiz savaşı sona erdirmek, kuşatmayı kaldırmak ve kitlesel kıtlıkla mücadele etmek için çağrıda bulunur. Kendi ülkelerini inşa etmek için Yemen’in topraklarının birliğini, Yemen halkının kuvvetleri arasında kapsamlı ulusal uzlaşma ve işbirliğini koruyacak siyasi çözüme ve barışa destek olur. Ayrıca, Nijerya'dan Burma'ya ve Bahreyn'e kadar tüm çatışma ve kriz alanlarında aynı politikaların izlenmesini talep ederler. Hanif dinin sabitlerine ve halkların egemenliğine dayanarak çatışmalara çözüm bulmayı, Şeyh Zakzaki de dahil olmak üzere tutuklu liderlerin serbest bırakılması için çalışmayı talep eder.
Katılımcılar, İmam Humeyni ve diğer bütün vahdet savunucuları tarafından dile getirilen İslami uyanış sürecine devam etme gereğini vurgular. Özellikle Ayetullah Burucerdi, Ezher Şeyhi Şeyh Mahmut Şeltut, Hasan el-Benna, Musa es-Sadr, Allame Mevdudi, Muhammed Bakır es-Sadr ve ümmetin diğer öncüleri…
Katılımcılar, İran İslam Cumhuriyeti’nin hükumet ve halkını direncinden, başını Filistin davasının çektiği adil davalar karşısındaki sabit konumundan dolayı selamlar ve Amerika’nın İran’a karşı yaptırımlarını kınayarak uluslararası toplumdan bu adaletsiz baskıya olumlu yaklaşmamasını talep eder. Cumhuriyetin siyasi, ilmi, parlak teknolojik, ekonomik yaptırımlara meydan okumada ve herhangi muhtemel bir saldırıya karşı caydırıcı bir güç olma noktasında elde ettiği zaferlerinden dolayı tebrik eder, bütün bunların İslam halkları için bir zafer sayıldığını vurgularlar. Özellikle de onur ve haysiyet ifade eden ve kötülük ve karanlığın güçlerine karşı adil nedenleri destekleyen ve mücadele eden Ayetullah Hamaney’in tutumlarını takdir ederler.
Katılımcılar, ümmetin birliğini gerçekleştirmede Aksa ve Kudüs mihverini teyit ediyorlar ve nehirden denize bütün Filistin topraklarının özgürleştirilmesinin zaruretini vurguluyorlar. İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Uluslararası Toplumu’na, bölgemizin içinden geçtiği şartlarda bu konferansın başlığı olarak Kudüs’ü seçtiği ve bütün çabalarını yeniden iki kıbleden ilki, üç haramdan biri, Rasulullah’ın (as) miracı, Müslümanların vahdetinin sembolü, onur ve haysiyetlerinin başlangıç noktası olan şerefli Kudüs için yönelitmeleri adına müslümanların saflarını birleştirme konusunda büyük mesuliyetinden ve çabalarından dolayı tebrik ve teşekkürlerini takdim ederler.
Davamızın sonu alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmektir.
İSLAMİ ANALİZ