Siyonist Arap Krallıkları Suriye'nin Yıkımı İçin 150 Milyar Dolar Harcadı

Batı'nın kullandığı Araplar “Arap Siyonist sömürge gericiliği” adını almayı hak etti. Çünkü kendilerini ve kaynaklarını Siyonist sömürge projesine hizmet için Batı'ya sundular. Suriye'nin yıkımı için kullanılan bu komploya 150 milyar dolardan fazla para harcandı. Sonuç olarak, Siyonist Arap sömürge gericiliği, bugün ve gelecekte Arap dünyası için en büyük tehlike haline geldi. 

Görüntülenme: 1660 Tarih: 06 Mart 2020 11:26
Siyonist Arap Krallıkları Suriye'nin Yıkımı İçin 150 Milyar Dolar Harcadı

Batı'nın kullandığı Araplar “Arap Siyonist sömürge gericiliği” adını almayı hak etti. Çünkü kendilerini ve kaynaklarını Siyonist sömürge projesine hizmet için Batı'ya sundular. Suriye'nin yıkımı için kullanılan bu komploya 150 milyar dolardan fazla para harcandı. Sonuç olarak, Siyonist Arap sömürge gericiliği, bugün ve gelecekte Arap dünyası için en büyük tehlike haline geldi.

Amerikan Başkanı Donald Trump, İran'ı ezebileceğine dair birçok söylem ve iddiasıyla beynimizi yedikten sonra, sonunda İran'a karşı savaşında Suudileri savunacağını ilan etmeye karar verdi.

Beş senedir Yemen bataklığına bulaşmalarına rağmen “Kararlılık fırtınası” saldırılarının birkaç hafta içinde her şeyi bitireceğine dair herkesi kandıran ve Arapların en gerici ülkesi olan Suudi Arabistan, doğrudan Amerika'nın koruması hatta işgali altındadır. Bu koruma ve işgal karşılığında Suudiler ABD'ye milyarlarca dolar ücret ödüyor. Yani, toprakları, kaynakları ve egemenlikleri Amerika'nın kontrolü altındadır. Bunun bedeli elbette ölümcül sonuçlar doğurmaktadır. Suudi Arabistan, devletinin gerekçelerini ve varlığının oluşumunu kaybetmektedir.

Aynı şekilde, diğer Körfez ülkeleri de Amerika'nın koruması altındadır. Hepsi özellikle ABD olmak üzere yabancı koruması altında, ABD'nin sömürge planlarının uygulanması için tartışmasız bir şekilde emirlerine, yönlendirmelerine ve işaretlerine tabidirler. Trump'ın Suudi yöneticilerine yönelik tehditlerinin yanı sıra, Körfez yöneticilerine Amerika'nın korumayı kaldırması halinde birkaç hafta içerisinde tahtlarının düşeceğine dair gönderdiği mesajlarını unuttuk mu?

Belki de, bu ülkeler ve ülkeciklerin kuruluş tarihini iyi okumak, bunların sömürgecilerinin kucağında ve bu büyük güçlerin velayeti, korunması ve kontrol altında kurulduğunu daha net görebiliriz.

Bu Kraliyet ailelerini bahsi geçen ülkelerin yönetimine atayan sömürgeciler, kendilerine bağlı olacakları şekilde onların sınırlarını belirledi ve BAE ile Krallık arasındaki sınırda zaman zaman patlak veren büyük sorunlar yerleştirdi.

Yani tarih bu devletlerin sömürgecilerin iradesiyle kurulduğu ve bazı önde gelen aileler ya da kabilelerin eski sömürge ülkelerine vekâlet etmeleri için görevlendirildikleri gösteriyor. Bu konumda İngiltere bu bölgeyi (Arap yarımadası, Krallıklar, Dış Emirlikler) kontrol ediyor ve işgal ediyordu. Daha sonra yirminci yüzyılın ortalarında, bu görev yeni sömürge güçleri tarafından miras alındı. O zamandan bu yana da bu mirası tepe tepe kullanıyorlar. Geçmişte, 1930'lu yıllarda Suud bin Abdulaziz, Suudi Arabistan'ın bir aileye nispeten kurulduğunu söyemişti. Yani tüm bunları birleştirdiğimizde, Suudi Krallığı ve Arap Körfezi ülkelerinin egemen gücünün ABD olduğu gün yüzüne çıkıyor. Ne yazık ki, Amerika'nın hegemonyası altında olan bu ülkelerin iradesi, ulusal bağımsızlığa sahip olmayan ülkelerin iradesinden farksızdır.

Burada akıllara takılan bir soru vardır: Niçin bu ülkeler ulusal bağımsızlıklarından yararlanmıyor? Bunun cevabı açıktır, bu ülkeler sömürge gücünün stratejisi ve iradesini tek kelimeyle dahi itiraz etmeden uyguluyor. Bu durum Amerika'nın iradesi ve stratejisiyle Suudi Arabistan'ın hareketleri arasındaki insicamı daha da anlamlı kılıyor.

Peki, Körfez bölgesindeki bu uydu devletler ne yapıyor? Gerçekten Arap bölgesine mi aitler? Arapların birliği, ulusal bağımsızlığı ve ilerleme gibi hedeflerini gerçekleştirmek için bir şey yapıyorlar mı? Ya da Yüce Allah'ın onlara nimet olarak verdiği kutsal kaynaklarla ne yapıyorlar?

Mısır'ın eski lideri olan Cemal Abdunnasır'ın gerici ülkeler olarak adlandırdığı bu Arap krallıklarının, Arap ulusal projesi için en tehlikeli engel oldukları açıktır. Gerçek engel budur ve bunu tehlikeleri Siyonistlerin Nil'den Fırat'a kadar olan projesinde “Yahudi Ulusal Vatanı” kurmanın tehlikesi ile paraleldir. Bu aslında ırkçı, yerleşimci bir sömürü projesidir. Abdunnasır, siyasi düşmanları şöyle belirtmiştir: Sömürgecilik, küresel Siyonizm, İsrail varlığı ve Arapların gericiliği. Niçin Abdunnasır böyle düşündü? Abdunnasır'ın konuşmaları ve yaşadıklarını analiz edersek cevap çok açık hale geliyor. Bu gericiler Batı'nın sömürü hedeflerine hizmet etmek için çalışıyor. Batı'nın hedefi Arap birliği projesi, ulusalcı düşünce ve bunların gerçekleştirilmesine zehirli bir ok saplamak üzere İsrail'i Filistin'in ortasına dikmiştir.

Gerici Araplar, sömürgeci ve Siyonistlerin komplolarını uygulamak için, 1962 yılında Yemen'de patlak veren ve Mısır tarafından desteklenen Arap devrimi hareketine karşı komplo kurdular. Aynı şekilde Irak ve Şam'daki devrime ve Mısır'da Abdunnasır'a karşı komplo kuruldu. Kaynaklar, sömürgeci Batı'nın bunu kışkırttığını ve 1967 yılında Mısır'ı yenilgiye uğratmak için hareketin masraflarını ödeyerek Abdunnasır'ı düşürdüğünü doğruluyor.

Bu sayede Batı'nın kullandığı Araplar “Arap Siyonist sömürge gericiliği” adını almayı hak etti. Çünkü kendilerini ve kaynaklarını Siyonist sömürge projesine hizmet için Batı'ya sundular. Abdunnasır suikastı bu bağlamada unutulmamalıdır. 1979 yılında da İran devrimine komplo kurmaya çalışarak, Irak'ı kışkırtarak ve finans sağlayarak İran'a karşı savaşa ittiler. 8 yıl boyunca devam eden savaşta iki ülke de büyük yıkım aldı.

Aynı komplolar, Amerika'nın Saddam'ı Kuveyt'e karşı kışkırtması ile devam etti. 1990 yılı Ağustos ayında başlayan savaş 2003 yılında Amerika'nın başta Suudiler olmak üzere gerici Arap ülkelerinin desteğiyle Irak'ı işgali ile sonuçlandı. Daha sonra ise sıra Arap devrimlerine geldi. Yine arkasında Amerika'nın komplocu planlarının yer aldığı bu devrimler, söz konusu Arap ülkelerindeki siyasi ve ekonomik krizlerden yararlandı. Suriye'nin yıkımı için kullanılan bu komploya 150 milyar dolardan fazla para harcandı. Aynı şekilde Irak, Lübnan ve Yemen'de de 5 yıl boyunca girilen savaşlarda günlük toplam 200 milyon dolar para harcandığı belirtiliyor.

Sonuç olarak, Siyonist Arap sömürge gericiliği, bugün ve gelecekte Arap dünyası için en büyük tehlike haline geldi. Siyonist varlık ve Amerikan sömürgeciliği ile ittifak halinde olan bu Arap gericiliği ile baş etmek için çok iyi düşünmek gerekiyor.

Dr. Cemal Zahran
Kaynak: Al-Binaa

 

Çeviri: Merve Soydaş

İNTİZAR.WEB.TR

Yorumlar