Filistin Enformasyon Merkezi’ne röportaj veren Nasır El-Hedmi, Kudüs halkının evlerini yıkmanın Siyonist işgal rejimi için stratejik bir mesele olduğunu, işgalcinin halkı zorla tehcir edip, onların yerini Yahudileştirme amaçlı yerleşim alanlarıyla doldurmak istediğini ifade etti.
Kudüslü yetkili verdiği bilgide, İsrail’in Kudüs çehresini ve yapısını değiştirmek istediğini hatırlatarak, bunu Kudüs semtlerinde, Eski Şehir'de ve özellikle de Kudüs’ün doğu ve batısında yer alan Şeyh Cerrah Mahallesi'nde gerçekleştirmek istediğini kaydetti.
Şeyh Cerrah Planı
Siyonist işgal rejiminin Kudüs şehrinin doğu kesimine bir girişi ve uzantısı olsun diye Şeyh Cerrah semtinde Yahudileştirme projelerini hayata geçirmek istediğini belirten El-Hedmi, işgalcinin 2008 yılında semtte bir Yahudi yerleşkesi inşa ettiğini şimdi de Kudüs’ün batısındaki yerleşim birimlerine coğrafi bir uzantı oluşturmak için bu yerleşkeyi genişletmek istediğini ifade etti.
El-Hedmi devamla, işgalcinin daha önce gasp edilip Yahudi yerleşkeye ve ardından yerleşke parkına dönüştürülen Müftü Evi’nin sadece birkaç metre yakınlarında bulunan Salihiye ailesine ait evini gasp etmesinin Yahudilerin Kudüs’ün çevresine gelişlerini kolaylaştıracağını söyledi.
Kudüs halkının hayatı için önemli tehdidin işgalcinin Yahudi yerleşimcilerin çıkarı ve Kudüs halkını toprağından söküp atmak için çıkarılan ırkçı kanunlar olduğunu hatırlatan El-Hedmi, “Genel Mülk Kanunu”nun, işgalci İsrail’in Kudüslülerin ev ve arazilerine el koymak için kullandığı en tehlikeli kanun olduğunu kaydetti.
Sözlerini şöyle sürdürdü: “İşgal rejimi Yahudileştirme projelerinin coğrafi olarak birbirini tamamlayan unsurlar olmasını istiyor. O nedenle Silikon Vadisi Yahudi Yerleşkesi projesi için Şeyh Cerrah Mahallesi'ne yapışık Vadi’l-Cuz’a yakında baskı yapacak.”
El-Hedmi değerlendirmesinde, işgal rejiminin şu an uygulamak istediği Yahudileştirme projesiyle Kudüs’teki sanayi bölgesinin “Teknoloji Bölgesi”ne dönüşeceğini ve burada birçok ileri teknoloji şirketinin yer alacağını ifade etti.
Irkçı Kanunlar
Filistin Enformasyon Merkezi’ne işgal rejiminin Kudüs’teki kirli Yahudileştirme plan ve projelerini anlatan El-Hedmi “İşgal rejiminin ırkçı kanunları kullanma politikasının, Kudüslü vatandaşların evlerine el koyma uygulamasının hukuka uygun olduğunu göstermeyi amaçladığını ve bunu sözde Kudüs Belediyesi eliyle gerçekleştirdiğini söyledi.
Devamla; “Kudüs’te olup bitenler, Amerika’nın Kudüs’ü işgal rejiminin başkenti kabul etmesinin bir sonucu olarak işgalcinin dayatmaya çalıştığı kanunların nasıl değiştiğini gösteriyor. Halbuki uluslararası hukuka göre Kudüs şehri, doğusuyla ve batısıyla işgal altında olan bir şehirdir. İşgalci Oslo’ya Filistinlilerin şehrin batı kesiminde İsrail’in hakkı olduğunu kabul ettirmek için girdi. Bunu sağlayınca, şehri ikiye bölmeye göz dikti. Şimdi ise Amerika’nın Kudüs’ü onun başkenti kabul etmesini sağladı. Bunu başarınca, şimdi de Filistin davasını kökünden ortadan kaldırma plan ve projelerini yapıyor.” dedi.
Kudüs işlerinde uzman yorumcu El-Hedmi değerlendirmesinde, işgalcinin Kudüs’teki Filistinlilere, İsrail’in ırkçı Yahudileştirme projelerine karşı çıkan ve Kudüs’te hukuksuz bir şekilde evler inşa eden kanun kaçağı bir azınlık gözüyle baktığını söyledi.
Değerlendirmesinde ayrıca; “Sadece Şeyh Cerrah Mahallesi'nde değil, bütün Kudüs’te her aile korkuyor. Hiç kimse kendini, çocuklarını ve ailesini güvende hissetmiyor. Çünkü işgalci kendi kanunlarına bile uymuyor. İşgal askerlerinin sokak infazlarını görüyoruz. Bununla kendi kanunlarını bile hiçe sayıyorlar. Bu cinayetleri Siyonist toplumun yanında, hükümet de destekliyor.” dedi.
Kudüs halkının kendini savunma ve evlerinde kalma hakkına sahip olduğunu hatırlatan Kudüslü yetkili, işgalcinin sebebi ne olursa olsun hiçbir Kudüslü vatandaşı zorla yerinde etme hakkına sahip olmadığı gibi, asli halk olan Filistinlilerin yerine başka bir halkı getirip onlarla birlikte yaşaması için buraya yerleştirme hakkına da sahip olmadığını kaydetti.
İşgalci İsrail’in Kudüs halkına karşı baskı ve hak ihlallerinin yeni bir çatışmaya sebep olabileceğine dikkat çeken El-Hedmi, “Sorun Şeyh Cerrah Mahallesi gibi Kudüs’ün herhangi bir mahallesiyle ilgili sorun değildir, sorun Kudüs’ün bütün semtleriyle ilgilidir.” ifadesini kullandı.
Sözlerini şöyle bitirdi: “Peki, Ramallah’taki Fetih yönetimi, işgalcinin Kudüs halkının evlerini yıkma işini, en son Salihiye ailesinin evini yıkmasını dava etmek için uluslar arası kuruluşlara gitti mi? Bu ev ne ilktir, ne de son olacaktır. Bu olay, işgalciyi mahkum etmek ve onu durdurmak için kullanılabilecek, hukuk alt yapısı olan ilk olay da değildir. Ama üzülerek belirtelim ki böyle bir derdi olmayan Ramallah’taki Fetih yönetimi işgalciyle işbirliği ve uyum içindedir dolayısıyla onun ne böyle bir derdi var ne de düşüncesi.”
Filistin Enformasyon Merkezi