1992'de dönemin başbakanı İzak Rabin'in işgal altındaki topraklarda duvarı inşa etme fikrini ortaya attığında, kimse bu maliyetli projenin bir gün siyonistler aleyhine döneceğini düşünmemişti.

Tel Aviv rejimi, duvar örme projesiyle Filistinli direnişçilerin işgal altındaki topraklara girişini engellemeyi amaçlıoyrdu.

Duvarın örülmesiyle daha önce teçhizatlarını veya şehadet eylemi yapan unsurlarını işgal altındaki topraklara kolaylıkla gönderebilen Filistinli grupların işleri daha da zorlaştı, fakat bu zorluğun onlar için birkaç önemli sonucu oldu. Bu yazıda bunlardan birini ele alacağız.

Eskilerde Siyonist ordusuna karşı taşlar ve basit teçhizatlarla mücadele eden Filistinliler özellikle güvenlik duvarının yapımı tamamlandıktan sonra uzun menzilli füzeler ve daha gelişmiş silahlara yönelmek zorunda kaldılar. Bunun sonucunu son zamanlarda yaşanan “Kudüs’ün Kılıcı” savaşında gördük.

Ancak son aylarda ve özellikle Mart 2022’dan bu yana, Siyonistler doğrudan işgal altındaki topraklarda yaşayanların güvenliğini hedef alan büyük bir zorlukla karşı karşıya kaldılar.

Bu kez siyonist yerleşimcileri hafif silahlarla (soğuk ve sıcak) öldüren Filistinli savaşçılar, işgal altındaki topraklarda altı feda operasyonu gerçekleştirerek rejim için ciddi bir tehdit oluşturdu.

Operasyonlar, işgal altındaki bölgelerde bir protesto dalgasına yol açarken, bölge sakinleri sistemi güvenliği sağlayamamakla suçladı.

Bu arada akıllara şu soru geldi; Bu silahlar işgal altındaki topraklara nasıl giriyor?

Silah temini veya başka ülkelerden silah alımı kuşatma altındaki Gazze Şeridi başta olmak üzere Filistin’in diğer bölgeleri için oldukça zordur, bu yüzden Filistinli gruplar bu amaca ulaşmak için başka bir yol seçtiler: "Bizzat Siyonistlerden silah sağlamak"

Siyonist gazete Maariv'e göre Filistinli gruplar, İsrail ile Mısır arasında bir sınır duvarı inşa edildikten sonra ihtiyaç duydukları silahlara ulaşmak için İsrail ordusunun kışlalarına yöneldiler.

Son yıllarda yayınlanan pek çok resimde de görüldüğü gibi Filistinli gruplar, özellikle özel kuvvetleri, Siyonist ordusunun da elinde bulunan teçhizatı kullanıyor.

Filistinli gruplar İsrail menşeli teçhizatları üç ana yoldan elde etmektedirler:

1- Teçhizatları İsrail'de silah kaçakçılığı yapan çeteleden temin etmek.

2-  Rejimin askeri mühimmat depolarından çalmak.

3-  İsrail ordusundan kopan bazı askerlerle işbirliği yapmak.

Aslında şu anda "gizli bir Filistin ordusu” silah temini görevini yürütüyor.

16 Aralık 2021'de Kanal 13 televizyonu, İsrail polisinin 150 binden fazla mühimmatın çalındığını öne sürerek, kuzey Filistin'de bulunan İskenderiye Tugayı askeri üssündeki M16 silah deposundan 100 binden fazla mühimmatın çalındığını bildirdi.

Siyonist Rejim ordusunda en yaygın kullanılan silahlardan biri olan M16, birçok güç tarafından kullanılmaktadır.

Askeri uzmanlar ve bazı Siyonist kaynaklara göre, İsrail askeri mühimmat depolarından çalınan silahlar ağırlıklı olarak suç örgütü gruplarına satılmıştır.

Mayıs 2019'da Maariv gazetesi, geçen ay içinde aynı M16 modeline ait 46 ayrı silahın batı Celile bölgesindeki bir üsten çalındığını ve bunların çoğunun hiçbir zaman bulunamadığını bildirdi.

Bazı Filistinli direnişçiler son operasyonlarda aynı silah modelini kullandılar.

İsrail ordusuna ait askeri mühimmat depolarından çalınan teçhizatlar sadece hafif silahlarla sınırlı değildir.

Haaretz gazetesi 2012'de İsrail askeri üslerinden çalınan silahlar arasında (14 milyon dolar değerinde) Gail tanksavar füzeleri olduğunu yazdı. Haberde, askeri üslerden hırsızlıkların çarpıcı biçimde arttığı, hırsızların genellikle yüksek güvenlikli üslere kolayca girerek askeri teçhizat, mermi, silah, jeneratör ve hatta askeri araçların çalındığı belirtildi.

Şimdi daha büyük soru şu; İsrail'in askeri mühümmat depolarından çalınan silahları kim alıyor ve bu teçhizat Filistinlilere nasıl ulaşıyor?

İsrail ordusundan bir lojistik görevlisine göre, hırsızlıklar çoğunlukla üslerde görev yapan bazı askerlerin işbirliğiyle gerçekleştiriliyor.

Yedioth Ahronoth gazetesi Aralık 2020'de, Siyonist kasabası Kisunim'de konuşlu 13. Gulani Taburundan çok sayıda personelin tabur üssünde çok miktarda uyuşturucu ele geçirildiği için işten atıldığını bildirdi.

Siyonist kaynaklara göre, İsrail ordusu personeli arasında uyuşturucu bağımlılığı artıyor. Bu konu, özellikle İsrail askeri üslerinden silah çalındığının ortaya çıktığı 2009 yılından itibaren, Filistinliler ile siyonist subayları arasındaki silah ticaretinin nedenlerinden biri haline geldi.

Haaretz'in haberine göre, sadece 5 yıl içerisinde (2009-2014), çoğu İsrail askerleri ve subayların yer aldığı 422 silah hırsızlığı vakası rapor edildi. Haberde 2009'da 122, 2012'de ise 116 adet silahın çalındığı belirtildi.

İsrail askeri istihbarat kaynakları, ordudan silah çalma eyleminin çoğunun Filistinli gruplar tarafından yönetildiğini ve tutuklamalarda 2009'dan bu yana 2 bin 200'den fazla silahın ele geçirildiğini söyledi.

Siyonist medyaya göre sadece 2021'de 1948'de işgal edilmiş Filistin topraklarında 675 silahlı saldırı meydana geldi ve 463 olayda İsrail ordusundan çalınan silahlar kullanıldı.

“Arab 48” haber sitesinde benzer istatistikler yer aldı. Sitede yayınlanan habere göre, İsrail'deki silahlı saldırıların yüzde 70'i İsrail ordusundan çalınan silahlarla yapılıyor. 2013'ten bu yana İsrail kışlalarından silah hırsızlığı yıllık olarak yüzde 22 arttı. Yedioth Ahronoth gazetesine göre bu durum artık yaygın bir hale geldi.

Askeri mühimmat depolarından silahların çalınıp Filistinli direniş gruplarına teslim edilmesi, halihazırda İsrail güvenlik sisteminin en önemli endişelerinden biri haline geldi.

Aharonot'a konuşan bazı polis kaynakları, "En büyük endişemiz, daha önce çalınan silahların Filistinli gruplara ulaşmasıdır." dediler.

tesnim