El-Ahbar’da yer alan habere göre, Aşura hatipleriyle yıllık buluşmasında konuşan Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, dün yaptığı açıklamada, kısa bir süre önce dile getirdiği denklemi tekrarlayarak, “Lübnan hakkını almazsa İsrail rejiminin tamamında petrol çıkarılmayacak” ifadelerini kullandı.
Savaşın kaçınılmaz olmadığını vurgulayan Nasrallah, “Savaşa gideceğimizden emin değiliz. Yerel hedeflemeler ve uygun bir yanıtlara tanık olabiliriz. Mesele İsrail'in tepkisiyle bağlantılı ve bu da meseleyi bir savaşa dönüştürebilir. Ama öte yandan İsrail savaşmadan da boyun eğebilir” dedi. Nasrallah, “Savaşa gidebiliriz ya da gitmeyebiliriz. Arzumuz cephe açmak değil; Biz sadece hakkımızı istiyoruz. Amerikalılar ve İsrailliler boyun eğsin diye çatıyı yükseltiyoruz. Çünkü Lübnan'da çöküş süreci devam ediyor. Bazıları için çözüm teslimiyet ise, bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Lübnan bugün baskı yapmazsa onun bir listesi olmayacak. Şimdiye kadar, sınır belirleme müzakerelerindeki ABD’li arabulucu, Lübnan büyük tavizler vermiş olmasına rağmen net bir cevap vermedi ve Lübnan'ın en azından istediğini elde edemedi. Kurşun ya da füze atmadan düşmanın geri çekileceğini umuyoruz. Gelişmeleri bekliyoruz ve her şeye hazırız” diye konuştu. “Bugünkü direniş sadece İsrail için değil, bölgedeki tüm Amerikan projesi için bir tehdittir. Bu nedenle geçmiş yıllarda savaşlara ve karalamalara maruz kaldık ve sabrettik. 2006 saldırısından sonra düşman, savaş seçeneğinin rejim için bir tehdit olduğunu keşfetti ve direnişi devirmek için yaptırımlara ve kuşatmaya dayalı yeni bir yol başlattı” diyen Nasrallah sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama İsrail rejimini savaşla tehdit etmeye ve bunu yapma cesaretine sahip olmamıza izin veren bir gelişme ve yetenek derecesine ulaştık. Düşman bugün kendini zayıf hissediyor ve savaş istemiyor. Savaşın sadece Hizbullah'la olmayacağını ve tüm direniş ekseniyle gelişebileceğini biliyor. İsrail için savaşa gitmek çok riskli ve maliyetli bir seçenek. Haklarımızı savaşla ya da savaşsız elde edebiliriz. İsrail herhangi bir direniş göstermeden boyun eğebilir veya yanıt verebilir ve işler savaşa dönüşebilir. Ama risk almak ve zor bir pozisyon almak zorundayız. Direnişi eleştirenlere gelince, biz onlardan başka bir şey beklemiyoruz, bizim söylediklerimizi reddetmeleri çok doğal. Bizimle tarihi bir düşmanlıkları var ve asla yanımızda olmayacaklar. Son konuşmamız, müzakereleri pekiştirdi, kesintiye uğratmadı. Olumlu işaretler var ve hala bekliyoruz. Ancak bugüne kadar düşmandan bir yanıt gelmedi. Lübnan, krizinden çıkmak için tarihi ve altın bir fırsatla karşı karşıya ve bundan faydalanmazsak, önümüzdeki 100 yıl boyunca petrol çıkaramayabiliriz. Karish sahasından enerji çıkarılmasını engelleyerek manevi bir başarı aramıyoruz. Aksine, petrolümüzü çıkarmak istiyoruz, bu nedenle Lübnan hakkını almazsa tüm rejimde petrol veya gaz çıkarımı olmaz. Tehditlerimizi 7 ay önce yapsaydık, aynı etkiyi yaratmayacaklardı. Bugünkü denklemin önemi, Avrupa'nın petrol ve gaz ihtiyacının ortaya çıkmasıdır. Aksi takdirde başlarına gerçek bir felaket gelecek ve Rusya'ya boyun eğeceklerdir. Bizi İran'a tabi olmakla suçlayanların bölgesel ve uluslararası patronları ve koruyucuları var. Dışarıyla, Suriye, İran ve diğerleriyle ilişkilerimizi yürütüyoruz. Dış ilişkilerimizin efendisiyiz ve bu ilişkilerimizi ulusal projenin hizmetinde istihdam edebiliyoruz. Hamilerinizle, Amerika, Fransa ve diğerleriyle olan ilişkilerinizi bu projeye hizmet etmek için kullanabiliyor musunuz? Daha önce bize teklif edildi ve hala teslim olmak olarak gördüğümüz anlaşmalar bize teklif ediliyor. Amerika teslim olmamızı ve aşağılanmamızı istiyor ve silahları teslim edip İsrail'i tanımamızı istiyor. Suriyelileri ve Filistinlileri vatandaş yapmamızı ve servetin yağmalanmasını istiyor. Bunu başarmanın önündeki tek engel olarak direnişi ve müttefiklerini görüyor. Bu yüzden 3 yıl önce direnişi diğer mezheplerden ve yakın çevresinden izole etmeye odaklandılar. Bunun için her türlü çabayı gösterdiler. 2019'dan beri olanlar kendiliğinden olmadı. Olayları tetikleyen operasyon odaları hakkında bilgimiz var. Hizbullah’ı ekonomik ve yaşam durumundan sorumlu tutmak ve büyük bir toplumsal devrim yaratmak için televizyonlara ve sivil toplum kuruluşlarına para ödediler. Ama bizim insanımızla bahse girerek kaybettiler ve hüsrana uğradılar. Seçimlerde Amerikalılar hayal kırıklığına uğradı. Tüm suçlamalara ve kuşatmalara rağmen direnişi tek koltukla bile yenemediler. Bugün geçmişten tamamen farklı bir durumdayız ve hiç kimse direnişi vuramaz.
Kudüs Haber Ajansı - KHA | kudushaber.com.tr