Siyonist işgal rejiminin Batı Şeria’da ırkçı ayırım duvarı inşa ettiği 2003 yılından bugüne kadar Batı Şeria’da direniş eylemleri değişik şekil ve yöntemlerle artarak devam etti. Hatta bu eylemler, işgalcinin ifadesiyle olağanüstü sayılan güvenlik sisteminde kendini gösteren demir güvenlik sisteminin duvarını bile aşarak büyük bir başarı gösterdi. Direniş eylemleri bütün kurum ve kuruluşlarıyla işgalcinin ne kadar zayıf olduğunu açığa çıkardı. Bunu, işgal rejimindeki yetkililerin, halkın önünde yaptıkları açıklamalardan anlıyoruz. Batı Şeria’nın kuzeyine yönelik askeri operasyonla tehdit etmeye başladılar. Halbuki burası zaten işgal altındadır. Tehditler özellikle Cenin, Nablus ve Cebel En-Nar içindi. Açıklamalarında kendilerini acıtan direniş eylemlerinden duydukları korku ve endişe vardı. 

Mesela Siyonist Başbakan Laped ve Savunma Bakanı Gantz ile işgal ordusundaki komutanlar ve Yerleşim Konseyi başkanları tek bir cümleyi söylüyorlar. O da “Terörü bitirmek lazım” söylemidir. 

Batı Şeria’daki Yahudi Yerleşkeleri Konseyi Başkanı Yossi Dagan yaptığı açıklamada “Düşmanımız bizi bu yerlerden kovamayacak, yerleşim projelerimizi zayıflatamayacaktır. Gezmeye, inşa etmeye ve üretmeye devam edeceğiz. İsrail hükümeti savunma ordusuna tencereyi ters yüz etme yetkisini vermezse o zaman (bu tencere Yahudi) kan(ıy)la dolacaktır. Bizim savunmadan saldırıya geçmemiz gerekir.” diyordu.

Batı Şeria Tugay Komutanı Avi Bolt, Batı Şeria’nın kuzeyindeki Yahudi yerleşim birimlerinin komutan ve liderleriyle yaptığı toplantıda “Artan teröre ve ateş açma olaylarına karşı mücadele yollarını değiştireceğiz.” dedi.

Batı Şeria’nın kuzeyindeki Yahudi yerleşkelerden yaklaşık 20 temsilci bir araya gelerek, bölgedeki yerleşkeleri birbirine bağlayan yolları güvenli hale getirmenin yollarını tartıştılar.

Yerleşkelerden birindeki Konsey Başkanı Yesrail Gantz söz alarak “Siyasiler yerleşimcileri savunma misyonunu yerine getirmede başarısız kaldılar. Filistinliler özgürlüğü hissediyorlar. Teröristlerde cesaret giderek artıyor.” dedi. 

Siyonist işgal rejiminde yayın yapan Kanal-7 televizyonuna El-Halil’de meydana gelen ateş açma olayını değerlendiren fanatik Yahudi Ben-Gvir ise “Biz yeni bir intifadanın eşiğindeyiz. Batı Şeria’da durum, günü birlik ateş açma eylemlerine dönüşmüş.” dedi.

İşte burada Filistin direniş liderlerinin açıklamalarının anlamı ortaya çıkıyor. Direniş liderleri daha önce yaptıkları açıklamada, Batı Şeria’nın büyük özgürleştirme projesinde stratejik bir rezerv olduğunu, işgalciyle yapılacak son çatışmanın başlamasında patlamanın fünyesi olacağını ifade etmiştiler.

Doksanlarda helak olan Siyonist lider İzak Rabin Siyonist topluma hitaben “Ölmek için öne atılan bir insan karşısında ne yapabilirim ki?” demişti.

Biz mesajı direniş liderlerine bırakalım. Batı Şeria’daki meydanlarda bulunan (adam gibi) adamlara destek olmak amacıyla direniş medyasını daha aktif hale geçirmek için çabaları katlamak gerekir. Direnişçiye yol gösterme, yönlendirme ve sağlıklı bilgiler ulaştırma direniş eyleminin sonuçlarını artıracaktır. Medya artık özel uzmanlık gerektiren bir silahtır. Diğer askeri uzmanlıklarla kıyaslanacak kadar önemlidir. Çalışma sahasında büyük etkisi olan ve iz bırakan bir silahtır.

İşgal altındaki Batı Şeria’da meydana gelen direniş eylemlerinin yerleşimci azgınların saldırı ve tecavüzleriyle, işgal ordusunun masum ve savunmasız halkımızın kanını hiçe saymasının bir sonucu olduğu konusunda dünya kamuoyunu meşgul edin ve ikna edin. Filistinli erkekler, kadınlar, çocuklar evlerinden dışarıya çıkarken ve okullarına giderken geçmek zorunda kaldıkları Batı Şeria şehirleri arasına konulan askeri geçişlerde aşağılanmakta, onurları kırılmaktadır. Gece gündüz işgal askerlerinin baskınlarına maruz kalan Filistin evleri ise Siyonist askerlerin hırsızlıklarına maruz kalmaktadır.

Batı Şeria’daki Filistinlilerin intifadası artık bir gerçektir. Bu intifada sözle değil fiiliyatta kendini göstermektedir. Dolayısıyla işgalcinin işlediği cinayet sahneleri televizyon ekranlarından eksilmemelidir. İşgalcinin Yahudi yerleşimcilerin şahsında kendini gösteren katil yüzünün görünmesi için Filistin içinde ve dışında paneller, seminerler, konferanslar ve çalıştaylar yapılmalıdır. 

Son olarak:

İsrail askeri liderlerinin yaklaşan bayramları nedeniyle Batı Şeria’da sükunet istedikleri görünüyor. Askeri denklemlere göre, savaşlarda fırsatı kaçırmak savaş stratejisinde zaaf noktasıdır. O nedenle, “Bazen önüne fırsat, karşıdakinin bir açığı şeklinde çıkabilir” sözünü unutmamamız gerekir. Onların zaafı bayramlarında, seçimlerinde ve etkinliklerindedir. Öyleyse eylemler her türlü şekliyle artırılmalıdır.

Recai El Kereki

Filistin Enformasyon Merkezi