İsrail’de yapılan seçimlerin ardından İsrail’in önümüzdeki dönemde takip edeceği politika konusunda endişe duyan uluslararası çevreler kadar, İsrail içinde de kimi çevreler endişelerini dile getirdiler. Bu konuda eski liderlerle, yazar-çizerler, araştırmacılarla siyasi ve askeri uzmanlar bu konudaki endişe ve korkularını dile getirip uyarılarda da bulundular.
İsraillilerin endişe tarafı, gerçekleştirdikleri büyük sonuçların ardından fanatik (Yahudi) sivillerin siyasi ve parti yönetimini ele geçirmeleridir. Onlara göre bu durum, işgal varlığının imajını uluslararası kamuoyu nezdinde bozacak, bu sivillerin İsrail’in eğitim ve ekonomi gibi önemli kurumlarına iştirak etmemeleri veya askeri hizmeti reddetmeleri sonucu katkı sağlamadıkları devletin önemli mevkilerine gelmelerine basamak olacaktır.
İsraillilerin taşıdıkları endişenin merkezinde, en son yapılan seçimlerde kendini iyice hissettiren ‘Ortodoks ve milliyetçilerin sıçraması’ dır. Bunlar, diğer Yahudilerin hesabına yaşayan azınlığı temsil ediyorlar. Bunlar ‘ekonominin asalakları’dır. Askeri hizmetten kaçan kişilerdir. Sivil kurum ve kuruluşlardan uzakta yaşayıp, siyasi sisteme ve ilkelerine inanmayan kişilerdir.
Muhaliflerin tanımlamasına göre bu Yahudiler, seçim nedeniyle hayatını ‘azgın/fasid’ liderlerin önderliğinde ‘vahşice ve aşağılıkça’ yaşayan bir çoğunluğa dönüştüler. Bu ibare bizzat Yahudilere aittir. Onlara göre seçimin doğurduğu sonuç tehlikeli ve çılgıncadır.
Durum bu nitelemelerle sınırlı kalmıyor. İsrailliler arasında ayrılığın artacağı korku derecesine varmış durumda. Zira seçimler işgal varlığının bir ırkçı rejim olmadığına dair bir özür/gerekçe bırakmadı. Bir daha şüphe götürmeyecek derecede İsrail toplumunu –yine muhalif İsraillilere göre- dünya kamuoyunun önüne koydu. Bu kesim açık bir şekilde derin sağcı Benyamin Netanyahu, Bezalel Smotrich ve Itamar Ben Gvir’in politikalarını ve görüşlerini desteklediğini ifade etti.
Seçim sonuçları, önümüzdeki dönemde kurulacak işgal hükümetinin askeri olarak Batı Yaka’yı tamamıyla kontrol etme yönünde hareket edeceğini gösteriyor. Bunu kabul etmekten kaçınacak bir durum bırakmadı seçimler. Bu da işgal rejiminin kan kaybını sürdüreceği, burayı askeri olarak ele geçirmenin bir gün mutlaka yüzlerine patlayacağı anlamına geliyor. Çünkü geçen hükümetlerin hepsi Filistinlilerin yaşadığı sıkıntı ve zulümleri, ordularının bu halkın toprağında yaptıklarını görmezlikten geldiler. Milyonlarca insana karşı askeri olarak işgali sürdürmek (artık) mümkün değildir.
İsrailliler soruyor: Kiryat Arba Yahudi yerleşkesinde yaşayan, ırkçı ve azgın Haham Kahane’nin öğretilerini savunan, kan kusan Haham Goldstein’i öven Ben Gvir’in yükselişi şu anlama geliyor: Bugünden itibaren İsrail’in bir ırkçı rejim olduğunu ve işgal altındaki topraklarda yaşayan vatandaşlarının çoğunun da bu ırkçı ayrım rejimini desteklediğini gizleme imkanı kalmayacaktır. Yakında kurulacak işgal hükümeti de elbette ki seçimlere girerken kullandığı sloganlara uygun olarak kurulacak ve buna bağlı kalacaktır. Seçim meydanlarında ‘Filistinliler üzerinde askeri denetimi sağlama’, ‘onlarla siyasi bir çözüme gitmeme’ ve ‘yerleşkeleri genişletme projelerini’ sürdürme taahhütlerine bağlı kalacak ve bunun için çaba göstereceklerdir.
Filistin Enformasyon Merkezi