Yapılan gösteriler, Tel-Aviv ve Hayfa'da daha büyük kitlelerin katılımı ve daha geniş çapta gerçekleşti. Bazı kaynaklar Tel Aviv'de yaklaşık 80 bin kişinin gösteriye katıldığını belirtti. 
Korsan rejim tarihinde en uzun başbakanlık yapan Benyamin Netanyahu kabinesinde sözde Adalet Bakanı olan Yario Levin, son sıralarda, Siyonist rejimin yargı sisteminde reform tasarısını sundu. Tasarıdan esas amacın bu rejimin yargı sisteminin yetki alanını daraltmak olduğu ifade ediliyor.
Siyonist hükümetinin haftalık kabine toplantısında konuşan Netanyahu, sözde Adalet Bakanı Yariv Levin'in yargı sistemine getirmeyi planladığı tartışmalı düzenlemeye yönelik protesto ve yoğun eleştiriler üzerine yaptığı açıklamada, halkın seçimlerde "yargı sisteminde reform yapılması için oy verdiğini" savunarak "İşin aslı, bizim yapmaya çalıştığımız şey, İsrail'de otoriteler arasındaki dengeyi yeniden tesis edecek." dedi.
Netanyahu, yargı düzenlemesine karşı muhalefetin "darbe ve iç savaş tehdidi" gibi eleştirilerine cevaben, "İç savaş ve devletin yıkılması gibi tahrik edici sloganlara kapılıp gidemeyiz." ifadelerini kullandı.
Söz konusu tasarı, Siyonist rejimin yüksek mahkemesinin yetkilerini kısıtlıyor. Öte yandan, kabine, yüksek mahkeme yargıçları dahil hakimlerin atanması üzerinde tam kontrol yetkisini elde etmiş olacak.
Bu tasarı, yüksek mahkemenin kabinenin kararlar ve yasalarını iptal etme gücünü oldukça daraltırken, işgal rejim parlamentosuna,  mahkemenin iptal ettiği kararları, sadece 61 üyesi ile yeniden canlandırma yetkisini veriyor. Böylece bu tasarı bir anlamda kuvvetler ayrılığı ilkesini yok ederken, parlamento ve kabinenin gücünü artırıyor.
Sözkonusu tasarı, Siyonist rejimin yargı sistemini iyice zayıflatırken, yargı sisteminde dosyası olan yetkililer için de bir nevi dokunulmazlık kazandıracaktır.
Bilindiği gibi, ırkçı rejim başbakanı Benyamin Netanyahu'nun kabinesinde kendisi ve bazı bakanları hakkında yolsuzluk ve terörizm ile ilgili açık dosyalar var. 
Bu tasarıya karşı çıkanlar, Netanyahu ve kabinesinin bazı üyelerinin yargı sistemini zayıflatmakla, bu dosyaları kapatmaya ve kendileri için dokunulmazlık kazandırmaya çalıştıklarına inanıyorlar. Muhalifler, bu tasarının, Siyonist rejimde yargı bağımsızlığına son vereceğini ve bu rejimde yolsuzluğun önlenmesinin imkansızlığına yol açacağını söylüyor.
Diğer önemi bir konu da, tasarıyı eleştirenler ve protesto edenlerin, bu tasarının Siyonist rejime diktatörlüğe doğru hareket ederek, bu rejime hakim demokrasiyi tümüyle yok edeceğine inanıyor olmalarıdır.
Bu doğrultuda, France Press Haber Ajansı, gösteriye katılan eylemcilerin "utanç hükümeti", "diktatörün düşürülmesini istiyoruz" ve "Netanyahu demokrasi istemiyor, faşiste ihtiyacımız yok" yazılı pankartlar taşıdığını belirtti.
Diğer bir konu da, Tel-Aviv ve Hayfa gibi büyük kentlerde bu eylemlerin düzenlenmesi, Siyonist rejimin yeni kabinesinin kuruluşunun üzerinde çok kısa bir süre geçerken, geniş çaplı gösterilerle ve ciddi protestolara karşı karşıya kaldığını, halkın bu eylemlerine çeşitli kesimler ve hatta büyük muhalif isimlerin katıldığını ortaya koymakta.
Bu konu birinci olarak, Siyonist rejimin yeni kabinesinin oldukça baskı altında olup, kırılgan bir kabine olduğunu, ikinci olarak da işgal topraklarındaki güvenlik ve siyasi durumun oldukça riske açık olduğunu gösteriyor.
Siyonist rejimin eski Başbakanlarından Ehud Barak, Yediot Aharnot gazetesinde kaleme aldığı yazıda, Benyamin Netanyahu ile anlaşmazlıkların savaş aşamasına varacağını, bunun gerçek bir uyarı olduğunu, çünkü oldukça yakın bir tehlike olduğunu ve işgale dayalı siyasi düzenin dağılmasına yol açacağını belirterek, İsraillilerin sessizliğiyle kötü olayların yaşanacağı için onların gözlerini açması ve kendilerinden, bu  mücadelenin neresinde durduklarını sormaları gerektiğini, sorunun gerçek yanıtını ne kadar acı verici ve ağır olsa da bulmaları gerektiğini yazdı.

parstoday