Hamaslı üst düzey yetkili Casir Bergusi'nin açıklamaları şu şekilde:
"Doğrusu ben size bir hatıramdan bahsetmek istiyorum. Arkamda fotoğrafı bulunan kahraman mücahid Şehid Hasan Nasrallah ile 2000 yılında yaşadığımız bir hatıradan bahsetmek istiyorum. Ben 9 defa müebbet hapis cezasına çarptırılmış bir kardeşinizim. 10 yıl boyunca siyonist rejimin zindanlarında kaldım. 2010 yılında siyonist esir Gilat Şalit takasında özgürlüğüme kavuştum. Tabi bizlerin askeri operasyonlar düzenlediği bu süre zarfında, askeri anlamda çok desteğe ihtiyacımız vardı. Biz, bu dönemde Seyyid Hasan Nasrallah'a bir mesaj gönderdik. Kendisi bize hem askeri eğitim hem de askeri teçhizat noktasında yardımda bulundu. Ben bu hakikati İçinde bulunduğumuz bu süreç içerisinde ifade etmek istedim. Şu anda insanların bir çoğu hem Hizbullah hem de Hasan Nasrallah hakkında ihtilafa düşmüş durumda. İşte ben böyle bir süreçte Nasrallah'ın ve Hizbullah'ın Filistin direnişine ve Filistin cihadına nedenli destek çıktığını burada ifade etmek istiyorum. Tabii bu anlamda ümmetin bir çoğunun gösterilerle ve basın açıklamalarıyla Filistin davasına sahip çıktığı bir dönemde Seyyid Hasan Nasrallah ve kardeşleri daha ilk günden itibaren kanları ile ve canlarıyla Filistin davasına destek çıktılar. Zaten kendisi de en son bu davada, bu yolda şehid oldu. Burada siz kıymetli kardeşlerimize bir hakikati de ifade etmek istiyorum; ben 2011 yılında esir takasında özgürlüğüme kavuştuktan sonra Gazze'ye sürgün edildim. O sürede hiçbir İslam ülkesi hiçbir dünya ülkesi beni kabul etmedi. Sadece Lübnan ve İran İslam Cumhuriyeti bizi kabul etti. Bu arada bir hakikati daha belirtmek istiyorum; şehid Salih Aruri üstadımız da Amerika'nın bütün dünya ülkelerine ültimatom vermesinden sonra ve bütün dünya ülkelerinden sınır dışı edilme talimatından sonra iki ülke dışında hiçbir ülke kendisine kapılarını açmadı. Bu iki ülkede yine İran İslam Cumhuriyeti ve Lübnan Hizbullahıydı. Biz, bu hakikatleri söylediğimiz zaman kimi insanları bu hakikatler rahatsız ediyor. Biz, bize yardım eden insanlara her zaman vefakar davranırız. Bizler bu iyilikleri kesinlikle unutmayacağız ve zikretmeye devam edeceğiz. Tabii bu anlamda bizlerin birçok kişilere ve taraflara destek çağrısında bulunduğumuz bir zaman diliminde hiç kimsenin bize destek vermediği bu dönemde, Lübnanlı bir bacımızın bir gözünü kaybettikten sonra ağzından dökülen şu sözler gerçekten çok etkileyiciydi: ' Kudüs'e feda olsun ki bizlerin kanları Gazze'deki kardeşlerimizin kanları ile birleşti.' Bizler bu vefa örneğini zikretmek zorundayız. Tabii bu anlamda Gazze'de yaşadığım 10 yıllık süre zarfında da çok ince detaylara vakıf oldum. Bu anlamda, oradaki askeri ve teknik anlamdaki gelişmelere İran İslam Cumhuriyeti ve Hizbullah tarafından nedenli destek çıkıldığını orada kendim müşahede ettim. Aksa Tufanı, gökten bir anda zembille inmedi. Uzun yıllar çalışmanın neticesi ortaya çıktı. Burada tabii ki hem İran İslam Cumhuriyeti'nin hem de Hizbullah'ın çok ciddi askeri ve teknik desteğiyle gerçekleşti."
Görüntülenme: 275 Tarih: 10 Ekim 2024 11:36