Hizbullahı'nın kahraman komutanı Şehid İmad Muğniyye'nin oğlu Cihad Muğniyye'nin şehadet haberi İran'da derin bir üzüntüye yol açtı. Yıllarca kendisiyle arkadaşlık eden Şehid Ali Rıza Asımî'nin oğlu Resul Asımî ile Şehid Cihad'ı konuştuk.
Tesnim Haber Ajansı: İki gün önce (20 Ocak 2015 Salı), gecenin sonlarında, Arap televizyonlarında bir son dakika haberi yayımlandı: Siyonist rejim tarafından gerçekleştirilen bir füze saldırısında birkaç Hizbullah üyesiyle bir İranlı komutan şehid oldu. Şehid düşen Hizbullah üyelerinden birini İranlılar çok yakından tanıyordu: Birkaç yıl önce şehid edilen kahraman Hizbullah komutanı İmad Muğniyye'nin oğlu Cihad Muğniyye. Kısa zamanda Hizbullah'ın genç şehidinin fotoğrafları ve hatıraları sosyal paylaşım sitelerinde yayıldı. Bu fotoğraflardan biri, Şehid Cihad'ı İranlı meşhur komutan Hacı Kasım Süleymanî'yle birlikte gösteren fotoğraftı.
*
Dün öğle vaktinde, Cihad Muğniyye'nin naaşı Beyrut'ta, İran'dan kilometrelerce uzakta düzenlenen merasimle Beyrut'un güneyindeki Hizbullah mezarlığında toprağa verildi. Ravzatü'ş-Şehidin'in dışında, Hizbullah'ın önde gelen komutanlarının medfun bulunduğu mezarlıkta, İmam Humeynî'nin ve İmam Hamaneî'nin resimleri görülüyordu; İran'dan kilometrelerce uzakta…
*
Şehid Ali Rıza Asımî'nin oğlu Resul Asımî, Necef, Hatem ve Ali b. Ebi Tâlib (a.s) karargâhının komutanı. Şehid Asımî, 3 Ocak 1987'de (13 Dey 1365) Bahter'de (Kirmanşah) bir bombayı etkisiz hale getirirken dört arkadaşıyla birlikte şehid düşmüştü. Resul Asımî'ye Cihad Muğniyye ile nasıl tanıştığını sorduk.
“1391/2012 yılında bir grup şehid çocuğuyla Suriye ve Lübnan'a yolculuk yaptım ve Şehid Cihad'la orada tanıştım. O zamandan sonra uzaktan uzağa irtibat halinde olduk. Gerçi Cihad Farsça bilmiyordu, ben de Arapça bilmiyordum; dolayısıyla haberleşmemiz zor oluyordu. İki yıllık arkadaşlıktan sonra benden onun ruh halini tasvir etmemi isterseniz, tek bir şey söyleyebilirim: İstikamet. Genç yaşına rağmen sağlam bir kişiliğe sahipti. Ben de bir şehid çocuğuyum; şehid ailelerinin babalarını kaybettiklerinde nasıl bir zorluk yaşadıklarını bilirim. Delikanlılıklarında babalarını kaybeden, babalarıyla zaman geçiren ve onu hatırlayan şehid çocukları, küçük yaşta babalarını kaybeden şehid çocuklarına oranla daha ağır bir travma yaşarlar. Ben bu tecrübeyi yaşamadım, ama Şehid Cihad'ın tahammül göstermiş olsa da bu zor günleri yaşadığını tahmin edebiliyorum. Cihad, güler yüzlü, samimi, fakat aynı zamanda ağırbaşlıydı, sağlamdı.”
Şehid Cihad, İmam Hamaneî'ye gönülden bağlıydı, konuşmalarında daima Ayetullah Hamaneî'nin sözlerini delil gösterirdi
Asımî sözlerinin devamında Şehid Cihad'ın ahlakî özelliklerinden söz etti ve bu meyanda onun İmam Hamaneî'ye bağlılığına işaret ederek şunları söyledi:
“Gerçekten cihatçı bir ruha sahipti; kalbî bir imanı vardı. Yalnızca kendisi değil, etrafındaki herkes böyleydi. Çünkü o, Hacı Rıdvan'ın terbiyesinden geçmişti. Benim dikkatimi çeken özelliklerinden bir tanesi onun İmam Hamaneî'ye olan muhabbetiydi; Rehber'i çok seviyordu, konuşmalarında daima Ayetullah Hamaneî'nin sözlerini delil gösterirdi. Canı gönülden bağlıydı Rehber'e. Bu, o kadar uzakta olmasına rağmen bu denli Rehber'e bağlı olması, ona itaate hazır olması, İmam Hamaneî'ye daha yakın olan bizler için bir teessür vesilesidir, ne kadar hayıflansak az! Biz henüz böyle olamadık! Birkaç kez İmam Hamaneî ile görüşmüştü; her görüşmesini heyecanla anlatırdı. Cihad'ın bu görüşmeleri arzulaması, görüşmeleri heyecanla anlatması bizim için ilgi çekiciydi.”
Cihad, mukavemeti, İmam Humeynî'nin (r.a) ideallerine ulaşma yolunda kutsal bir hedef olarak görürdü
Mukavemet, Lübnan Hizbullahı için hayatî bir kavramdır. Şehid İmad Muğniyye de silah arkadaşları gibi gece gündüz mukavemet ederdi. Asımî bu hususa değinerek şunları söylüyor:
“Onların bütün hayatları mukavemetle bağlantılıdır, iç içedir; onlar için hayatın başka bir anlamı yoktur. Sanırım, sabah kalkar kalkmaz mücadeleye başladıklarını, gece yatıncaya dek de mücadeleye devam ettiklerini söyleyebilirim. İmam Humeynî'nin açtığı yolu, dalgalandırdığı bayrağı savunmak onlar için bir iftihardır. Cihad, İslâmî mukavemetin ülkemizin sınırlarını aştığına inanırdı. Cihad, mukavemeti, İmam Humeynî'nin (r.a) ideallerine ulaşma yolunda kutsal bir hedef olarak görürdü; İmam'ın ideallerini hedefleyen biri için hangi ülkede mukavemet gösterdiği fark etmez. Hizbullah erlerinin düşüncesi işte tam budur.”
Babasının Şehid Çamran ve Hacı Ahmed Mütevessiliyan'la anılarını anlatırdı ve bu, onun İran'a ilgisinin göstergesiydi
Asımî, sözlerinin devamında Şehid Cihad'ın İran'ın mukavemetteki rolü hakkındaki düşüncelerine değindi:
“Cihad, İran'ın bölgedeki mukavemet, direniş hareketinde önemli bir role sahip olduğu inancındaydı. İmam Hamaneî'nin sözlerine istinat eder, onu rehber kabul eder, bütün emirlerini yerine getirirdi ve İran'ın himayesi olmasaydı mukavemet hareketinin şekillenmeyeceğine inanırdı. İran'ın bu noktada güçlü ve mukaddes bir rolü olduğunu bilirdi. Babasının Şehid Çamran ve Hacı Ahmed Mütevessiliyan'la anılarını anlatırdı ve bu, onun İran'a ilgisinin, İran'ın İslâmî mukavemetteki etkin rolüne inancının göstergesiydi.”
Cihad'ın şehid olduğu haberini duymak Resul Asımî'yi derinden üzmüştü. Şöyle anlatıyor:
“Cihad'ın şehadet haberini çok geç vakitte aldım ve çok üzüldüm. Eşim, 'Sadece iki yıldır, o da uzaktan uzağa irtibat halindesiniz. Nasıl bu kadar üzüldün?' diye sorduğunda şöyle dedim: Silah arkadaşları kucaklarında şehid düşen babalarımızın neler hissettiğini şimdi anlıyorum. Gerçekten de dün gece bu acıyı derinden hissettim.”
Cihad, şehid olmak istiyorum, derdi.
Asımî, Şehid Cihad ve şehid çocuklarıyla bir araya geldiği zamana ait kısa bir anısını bizimle paylaşıyor:
“Şehid çocuklarıyla bir araya geldiğimizde Şehid Himmet'in oğlu Mehdi Himmet Cihad'a, 'Ne yapmak istiyorsun?' diye sordu. Cihad, 'Şehid olmak istiyorum,' dedi. Şehid olmak için yaşayan bir genç! Böyle bir ruh haline, düşünceye sahipti Cihad.”
Asımî, Şehid Cihad Muğniyye'yi Mukaddes Savunma yıllarında şehid düşen komutanlarla karşılaştırıyor ve aralarında büyük benzerlikler olduğuna inanıyor:
“Cihad çok sevimliydi, aynı zamanda ağırbaşlıydı; tam da bizim şehidlerimiz gibi. Şehidlerimizin, mesela Şehid Zeynüddin, Şehid Bakirî, Şehid Himmet'in resimlerini yan yana koyun, yirmili yaşlarında olmalarına rağmen daha büyük gösterdiklerini görürsünüz. Allah'ın, komutanlık görevlerini yapabilmeleri için onlara bu görünüşü verdiğine inanıyorum. Onlar yaşlarından çok daha büyüklerdi; yaşıtlarının anladıklarından çok daha fazlasını anlıyor, idrak ediyorlardı. Cihad da işte böyle bir görünüşe sahipti; yakından gördüğünüzde, karşı karşıya geldiğinizde yaşından çok daha büyük olduğu düşüncesine kapılırdınız.”
Çev: İbrahim Erkin
abna.ir