Zaman Yazarı Ali Bulaç, “Türkiye ve İran parçalanır mı?” başlıklı dünkü yazısında İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Rıza Bikdeli ile Kasım ayında yaptıkları görüşmede gündeme gelen konular hakkında değerlendirmede bulundu.
Ali Bulaç’ın yazısı şöyle:
Türkiye ve İran parçalanır mı?
Başlıktaki soru bana ait. Cevabını İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Rıza Bikdeli “Evet, iki ülke de parçalanabilir.” şeklinde veriyor.
Bikdeli’nin benim de aralarında olduğum beş gazeteciye İstanbul’da verdiği yemekte Türkiye ve İran’ın da parçalanabileceğini söylemesi bizi şaşırtıyor. Görüşmeyi Murat Yetkin köşesinde özetledi (Radikal, 11 Kasım 2014). Şöyle diyor Büyükelçi: “1990’da Sovyetler yıkılırken Moskova’daydım, kimse Sovyetler’in böylesine hızla çökeceğini tahmin etmiyordu, gözlerimiz önünde devasa bir sistem çöktü.”
Bikdeli’ye göre Türkiye ve İran önümüzdeki 15-20 sene içinde parçalanır. Biri diğerine bağlı iki ülke. Türkiye coğrafyasının altında fay kırılacak olursa, onun ayağa fırlayacak bir ucu İran’dadır, İran da altüst olur. Fay hattını oluşturan stres de Kürt meselesinden kaynaklanıyor. Örnek olarak Türkiye’yi altüst eden 6-7 Ekim olaylarını gösteriyor: “Benzer olaylar eşzamanlı olarak Urumiye ve Tahran’da da baş gösterdi. Unutmamak lazım ki Erbil’de dalgalanan bayrak Mehabat Kürt Cumhuriyeti’nin simgesidir.”
Büyükelçi iyi bir diplomat. Tarih, bölgenin yapısı, İslam kültürü ve diplomasi konusunda hayli donanımlı. Cengiz Han’dan bu yana Türkiye-İran ilişkilerini 10 cümlede özetledi. Bugünkü Batı’nın taktiği 800 yıllık bir geçmişe dayanıyor; dün olduğu gibi bugün de Türkiye ve İran’ı birbirine düşürmek istiyor. İki ülke kavga ettikçe Batı dünyası rahat ediyor. Bikdeli, bölge sorunlarının merkezinde Filistin sorununu görüyor. Bu çerçevede İsrail’in stratejisine ve açıkladığı cephelere bakmayı öneriyor. Batı ve İsrail’in temel taktiği Sünni-Şii savaşını körüklemek. Mezhep çatışması büyük tuzaktır, bu tuzağa gelindiği takdirde bütün bölge zarar görür, görüyor da. Ona göre mezhep ayrılığı sadece teferruat. Bikdeli, Türkiye’yi kastederek “Ya birlikte kazanacağız ya birlikte kaybedeceğiz.” diyor. Bugünkü bölgeyi Batı kontrol ediyor ve birbirimizle kavga etmemizi istiyor. Bazıları, direnirsek zarar göreceğimizi düşünüyor, oysa birlikte hareket edersek ikimiz de kazanacağız. Bunun için Ankara, Tahran, Bağdat ve Şam birlik olmalı, birlikte hareket etmeli.
Ben Sayın Bikdeli’ye her iki ülkenin Suriye konusunda çok kötü sınav verdiklerini, Suriye’de 200 bin insanın hayatını kaybettiğini, 7 milyon insanın yer değiştirip 4 milyon insanın mülteci duruma düştüğünü, Suriye diye bir ülke kalmadığını söyleyip “Nasıl oluyor da Türkiye ve İran Suriye halkı üzerinden vekalet savaşı verirlerken, ticarette ve ekonomide bu kadar rahat anlaşabiliyorlar?” diye sordum. Bikdeli de Türkiye ve İran’ı parçalayacak olan Kürt meselesinin doğrudan Suriye ile bağlantılı olduğunun altını çiziyor. Kendince birtakım açıklamalar yaptı, savunmalarının bir bölümü haklı. Çünkü Suriye, Hizbullah ve Hamas’ı besleyen, donatan depoydu. İsrail 2006 Temmuz yenilgisinin öcünü aldı, Suriye diye bir direnç noktası kalmadı. Suriye çökünce Hizbullah ve Hamas da çökmüş oldu.
Suriye’nin alacağı şekil başta Kürt konusu olmak üzere bölgenin tamamının alacağı şekli tayin edecek kuvvette. Deneyimli siyasetçi Haşimi Rafsancani’nin TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e söyledikleri önemli: “Suriye’yi bölersek, bundan Türkiye zararlı çıkar. Beşşar Esed’e Merkez Bankası’ndaki altın ve paralarını al, Lazkiye’ye çekil, bir Nusayri devleti kur deriz. Suriye’nin geri kalanı radikal gruplara ve Kürtlere kalır…”
Özetle İranlılar, Suriye bölünür de Kürtler kuzeyde ikinci bir Kürt federe devlet kuracak olurlarsa, bunun arkasından Türkiye’nin ve eşzamanlı olarak İran’ın da parçalanacağından kaygı duyuyorlar. Bu doğru olmakla beraber ortada iki gerçek var: a) Kürtleri eski statüde tutmak artık mümkün değil, bölge ülkelerini parçalamayacak ama Kürtleri adı konulmamış yoksun azınlıklar durumundan çıkaracak yeni bir bölge tasavvuruna ihtiyaç var. b) Suriye’deki iç savaş sona ermedikçe bölgede hiçbir ülke güvende olmayacak, Suriye’nin de geleceği Türkiye ve İran’ın ortak bir noktada buluşmasına bağlı.
Batı ve İsrail, mezhep savaşını kızıştırıyor, bölgenin iki büyük ülkesini, Türkiye ve İran’ı savaştırmayı planlıyor. İnşallah bu tuzağa düşmeyiz.