Dr. Penahiyan sözlerine şöyle devam etti:

“Yaklaşık bir asırdır Siyonistler, Müslümanlarının kanını dökmekte. Bugün İsrail tarafından hayata geçirilen son cinayet projesi, aslında İsrail’in son çırpınışları olduğunu gösteriyor. Suudiler, Yemen’e saldırarak kendi mezarlarını kazmış oldular. Bir zamanlar Lübnan’ın kendi toprakları olduğunu tasavvur eden İsrail, Lübnan’a saldırdı. Ama saldırılarının karşılığını beklemedik bir şekilde gördü. Lübnanlıların demir yumruğu ile geri adım atmak zorunda kaldı. Şimdi de terör çetelerini besleyerek Suriye’yi sultasına almaya çalışıyor. Ancak ne Suriye’de ne de Irak’ta hedefine ulaşamayınca rotasını Yemen’e çevirdi.

Eğer İsrail ve kuklası olan Suudi Arabistan yok olmanın eşiğinde olmasaydı Yemen halkını kendilerine karşı kışkırtmazdı. Artık Suudi hanedanının Yahudi hanedanıyla eşdeğer olduğuna hiç bir şüphe kalmadı. Kâbe, yıllardır Suudilerin değil, Yahudilerin kontrolünde, Yahudiler tarafından işgal edilmiş durumda.

Bölge ülkelerinin İsrail ve Suudilerin şerrinden kurtulmasıyla Amerikalı ve Avrupalı insanlardan bu iki fitneden kurtulacaktır. Çünkü Amerika ve Avrupa’da yaşayanlar herkesten daha çok İsrail’in boyunduruğu altında ve bundan başka çareleri de yok.

Buradan Yemelilere sesleniyorum; Bugün dünyadaki tüm mazlumların gözü sizin üzerinizde. Sizin direnişiniz kalpleri ümitlendirdi. İman, ihlâs, mücadele ve Allah merkezli siyasetin insan için en büyük güç olduğunu gördük. Biz, 35 yaşında olan İslam İnkılâbı’nın temellerini atan şehitlerimizin kadar bugün daha çok gurur duyuyoruz.

İsrail ve Suudi Arabistan’a yenilgiyi, Yemen’in cesur ve imanlı halkına ise galibiyeti müjdeliyoruz. Hz. Mehdi’nin (a.s) gelişini bekleyenler, Yemani’yi de beklemektedir. Eğer tekfir çeteleri Süfyani’nin zuhuru için zemin hazırladıysa, siz Yemenliler de Yemani’nin çıkışı için zemin hazırladınız.

Hiç kimse Suudi Arabistan’ın kendi eliyle Mekke ve Medine’yi özgürlüğüne kavuşturacak hamleler yapacağını hayal bile etmezdi. Merhum imam Humeyni ‘Kudüs’ün özgürlüğüne giden yol Kerbela’dan geçer’ demişti. Bugün Kerbela şeytanın sultasından kurtarıldı. Ancak, Kudüs’ün özgürlük semalarından uçması için başka bir kanada daha ihtiyaç var.

Suudi Arabistan’ın zerre kadar aklı ve tedbir kabiliyeti olsaydı, yok olmanın arifesinde olduğu bugünlerde Suriye, Irak, Yemen ve İran’a Suudilere ‘bir kaç nefes’ daha vermeleri için yalvarırdı. Suudi Arabistan, Ümmü’l Fesat (Fesadın Annesi) ve Müslümanların kalbine saplanmış bir hançerdir.

Yemenliler unutmasın ki; Gözlerimiz ve kalplerimiz onlarladır. Mekke ve Medine’nin özgürleşeceği güne kadar Yemenlilerin kıyamlarından bir an olsun vazgeçmeyeceklerini çok iyi biliyoruz.”

Ehlader