Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Şeyh Mahir Hammud, bu haftaki Cuma hutbesinde Miraç hadisesine değindi ve Filistin davasının gidişatını değerlendirdi.
Şeyh Mahir Hammud’un 15 Mayıs 2015 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“İsra ve Miraç mucizesinin yaşandığı günlerdeyiz. Allah-u Teâla Rasulullah(sav)’a miraç mucizesini verdiği zaman Rasulullah’ı peygamberlerin mirası olan Kudüs’e de varis kılmıştı. Bu miras şimdi de İslam ümmetine kalmıştır. Bizler Kur’an-ı Kerim’de, Hadis-i Şeriflerde, tarihte, hatta İncil ve Tevrat’ta belirtildiği üzere Kudüs’ün gerçek sahipleriyiz. Bugün Filistin işgalinin üzerinden 67 yıl geçti. Bu süre zarfında Müslümanlar doğudan da batıdan da çare arayışına girdiler. 48’de Araplara güvendiler ama başarısızlıkla sonuçlandı. Sonra 67’de bir kez daha güvendiler ve bir kez daha sonuç elde edemediler. Sonra Filistin direnişine güvendiler. Ancak direniş komplocular tarafından hedefinden şaşırtıldı. En sonunda uluslararası kararlara, Amerika’nın yardımına başvurdular ve tabi ki bir sonuç elde edemediler. Üstelik İsrail’in saldırganlığı ve Yahudi yerleşimciliği daha da arttı. Tüm bu girişimler ve çabalar karşısında umut veren tek yol Filistin ve Lübnan’daki direniş oldu. Bugün Lübnan’daki direnişi iç savaş ve tekfircilerle meşgul etmeye çalışıyorlar. Ancak direniş inşallah bu çabalara karşı koyacaktır. Öte yandan Filistin direnişi ise bugün Arapların ve İsrail’in muhasarasına maruz kalmış durumda… Üstelik Gazze’nin maruz bırakıldığı ablukanın kalkması için İran’la ilişkilerini kesmesi, direniş düşüncesini lügatinden çıkarması ve Amerika’yı ve Arapları razı edecek şekilde mezhepçi tartışmalarda taraf olması şart koşuluyor. Ancak tüm bunlara rağmen bugün direniş her zamankinden daha güçlü ve eskisinden daha hazırlıklıdır.
İsra ve Miraç mucizesini andığımız bugünlerde, İsrail’in yok olacağını, bunun Kur’an’ın ve Tevrat’ın bir vaadi olduğunu yeniden vurgulamak istiyoruz. Bugün İslam coğrafyasında yaşananlar (Suud’un Yemen’e düzenlediği saldırılar, Libya’dan Suriye ve Irak’a kadar ulaşan fitne dalgası, IŞİD ve tekfirciler yüzünden İslam’ın maruz kaldığı ithamlar) herkesi umutsuzluğa sürüklüyor olabilir. Ancak aynı zamanda Rabbani vaadin yaklaştığı da unutulmamalıdır. Meşhur bir sözdür: “Gecenin en karanlık anı şafağa en yakın olduğu andır.”
“Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hale gelip yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara yardımımız geldi de böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise, suçlular topluluğundan geri çevrilemez.” (Yusuf: 110)
İSLAMİ ANALİZ