Mavi Marmara Gemisi'ne düzenlenen saldırıda yaralanan Ayetullah Tekin, Gazze'deki mazlumlara insani yardım götürmekten başka amacı olmayan insanlara yönelik saldırının üzerinden 5 yıl geçtiğini hatırlattı.
Filistin halkının her gün uğradığı zulmü, kendilerinin birkaç saat içinde yaşadığını ifade eden Ayetullah Tekin, saldırının kendilerinde derin izler bıraktığını vurguladı.
Saldırı anında geminin üst katında olduğunu anlatan Tekin, şunları söyledi:
"Sabah saatlerinde geminin en üst katı adeta 'kan gölüne' dönmüştü. İsrail askerleri gemiye çıktığında arkadaşlarımızla 'sivil direniş' anlamında karşı koymaya çalıştık. Onlar ise bize ateş açtı. O gece İsrail donanmasının yarısı oradaydı. Helikopterden ateş açtılar. İki elimden ve karnımdan yaralandım. Yerde yatan yaralılara defalarca ateş açıldı. Yaralılara büyük eziyet edildi. İsrail askerleri yaralıların vücutlarını narkozsuz şekilde neşterle açıp, yasaklı olabileceğini zannettikleri kurşun çekirdeklerini çıkarmaya çalıştı."
Mavi Marmara davasının, İsrail'i otorite kabul edenlerin insafına bırakılmayacak kadar önemli bir konu olduğunu anlatan Tekin, "Mavi Marmara davası, dünyadaki mazlumlar açısından bir umut ışığı oldu" diye konuştu.
"İsrail 'Kırmızıyı görmüş boğa gibi' saldırdı"
Yaralanan Muhyettin Yıldırım da geçen yıllara rağmen olayın güncelliğini koruduğunu söyledi.
Yıldırım, saldırı sonrasında Gazze'ye yönelik yardımların arttırılmasını umduklarını, göreceli olarak bazı destekler gerçekleştiğini, ancak Mısır'daki darbenin ardından Gazze'nin her anlamda yalnızlığa itildiğini ifade etti.
Saldırıda yaşadıklarını unutmanın mümkün olmadığını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:
"Saldırı tamamıyla gayriinsaniydi. Bunun kendileri de farkındaydı. Öncelikle bu tamamen sivil bir eylemdi. Sivil bir eyleme ateş açılamaz. Dünyanın gözü önünde bu olay gerçekleşti. Göz göre göre bizlere ateş açtılar, 10 kardeşim şehit oldu, 50'yi aşkın yaralımız vardı. Gemide kan gövdeyi götürüyordu. Bu normal bir müdahale değildi. Normal şartlarda İsrail bizim önümüzü kesseydi, zaten iki gün içerisinde suyumuz bitmiş olacaktı. Bize su kullanma yasağı getirdiler. İlk gün içme suyuyla, ikinci gün deniz suyuyla yüzümüzü yıkadık, abdest aldık. İsrail bizi bir hafta, 10 gün ablukaya almış olsaydı zaten suyumuz, ekmeğimiz bitiyordu. Ancak İsrail, 'Kırmızıyı görmüş boğa gibi' saldırdı."
timeturk