Milli Gazete Yazarı Ali Haydar Haksal, Ak Parti Hükümeti’nin Suriye’deki hatalarından halen vazgeçebileceğini yazdı.

Haksal’ın yazısı şöyle:

Devletler de insanlar gibi hatalar yapabilir. Aldatılabilir. Aldatılmak karşısındakilere güvenden kaynaklanıyor. Birilerine aşırı güven duyuluyorsa ve dostluk gibi bir algı oluşuyorsa dostunun hemen her söz ve davranışına güven duyar. Doğal olanı da budur.
Oyuna gelinmişse, bir tuzağa kurban olunmuşsa bundan bir an önce dönmek daha hayırlıdır.
Suriye bataklığından çıkmak çok zor görünüyor olabilir. İçine düştüğümüz sarmaldan kurtulmanın, zararlarını azaltmanın yolları vardır elbette. Hiçbir şey imkânsız değildir. Hayırlı ve iyi olan için insan gerekirse ödün verebilir. Kaldı ki bu ödün verme anlamına gelmez.
Bu bataklıktan kurtulmanın yaraları çok, takılıp kalmanın zararları çok. Tercih hayrımızdan yana olandan olmalı.
Suriye’nin çok parçalı hâle gelmesi Müslümanlar için büyük bir yıkım. En büyüğü yaşandı şimdiye kadar. Ama bununla yetinilmeyecek. Bu yıkımdan en kârlı çıkan ülke İsrail. Rahat bir soluk aldı. Tehlike iyice azaldı onlar açısında. Filistin iyice yalnızlaştı. Onların sığınacakları, hicret edebilecekleri bir yeri bile kalmadı. Mısır, Siyonizm’in güdümüne girdi.

Türkiye kendini iyice yalnızlaştırdı. Hemen bütün komşularıyla sorunlu.
Suriye bataklığı yüzünden emperyalizm oyununu Türkiye’ye dönük kurguladı. Reyhanlı patlaması, Gezi parkı olayları, cemaat-paralel ve laiklerle gerilim süreci Türkiye’yi halkaya dâhil etmekti. Ne yazık Türkiye Suriye bataklığına girerek kendiliğinden ve gönüllü olarak razı oldu.

Dönüp geriye bakıldığında Suriye açısından kuruluşundan beri en ağır dönemini yaşıyor. Milyonlarca insanı evinden barkından oldu sürgünde. Yüzbinleri bulan ölümler. Bu, burada kalmayacak daha da derinleşerek sürecek.
Birçok şeyi göze alarak buradan çıkmanın yolları aranmalı.
Emperyalizm aleyhine olabilecek bir hamleye izin vermez ama bu oyun ne yapıp edip bozulmalı.

Suriye’de muhatap kimse, neyse ne yapıp edip orta yol bulunmalı. Milyonlarca mülteci evlerine garanti alınarak dönüşleri sağlanmalı. Grupların çatışmaları ortadan kaldırılmalı. Belki de en zor olanı budur. Çünkü ipler emperyalizmin elinde.
Mezhep gerilimine girilmemeli. Arada uçurumlar varsa bile onlar asla gündeme gelmemeli. Mezhep gerilim ve farklılıkları emperyalizmden daha tehlikeli değildir.
Güneyimizdeki ülkelerden İran ve Irak ile işbirliği yapılabilir. Bu hiç de zor değildir. Suriye bu oluşacak konsorsiyumla halkaya dâhil edilir gereken bağlayıcılıklar sağlanabilir. Böyle bir oluşum Filistin de rahatlatır. Birliktelikler güç birliği sağlar.
Kör bir kuyunun içinde boğulmaktan, Türkiye’nin bu bataklıkta daha çok batmasından kurtulmuş ve korunmuş olur.

Sınıra yapılacak askeri bir hareket, süreci bir kangrene dönüştürür. Bu, İran Irak savaşında ortaya çıktı, yılları buldu. Türkiye bir zamanlar kanlı bıçaklı, neredeyse bir kaşık suda boğacak kadar husumetli olduğu Barzani ile bugün muhatap ise bu pekâlâ bölgedeki diğer liderlerle de yapılır. Bundan zarar gelmez, hayır gelir, iyilik gelir. Bölgemiz selameti için gerekli. Müslümanlar için gerekli. Yıkımın önüne geçilmesinden açısından gerekli. İnsanımızın perişan olmaması için gerekli. Türkiye bu yükü kaldıramaz. Sıra bize gelecek. Biz Suriye savaşına girersek eğer emperyalizm kendi çıkarı olanı kadarına müsamaha gösterir. Bizi o karmaşa içine iterek sürece tam anlamıyla bizi dâhil eder.
Hâlâ yapılacak bir şeyler var. Goygoyculara ve şarlatanlara kulak verilmemeli, öncelik bu olmalı.