Mavi Marmara Davası'nda İsrail aleyhinde verilen Kırmızı Bülten kararının Adalet Bakanlığı tarafından İnterpol'e yollanmamasına tepki gösteren Mavi Marmara Gazileri, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Suruç ile Mavi Marmara'yı kıyaslayan son açıklamasının ise kendilerini İsrail mermilerinden daha çok yaraladığını söylediler.
Mavi Marmara Gazilerinden Muhyeddin Yıldırım, Suat Koşmaz ile Mavi Marmara şehitlerinden Çetin Topçuoğlu'nun eşi ve aynı zamanda kendisi de Mavi Marmara gazilerinden olan Çiğdem Topçuoğlu, Mavi Marmara Davası'nda gelinen son noktayı İlke Haber Ajansı'na (İLKHA) değerlendirdiler.
“Arınç, Mavi Marmara'nın ne mantığını ne de hikmetini anlamış”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Mavi Marmara ile ilgili yaptığı son açıklamaların kendilerini derinden üzdüğünü ifade eden Mavi Marmara Gazileri Muhyeddin Yıldırım, “Sayın Arınç'ın Mavi Marmara ile Suruç'taki patlamayı kıyaslaması gerçekten bizi utandırdı. Bu, asla kendisinden beklemediğimiz bir yaklaşım oldu. Ben buradan şunu anlıyorum: Demek ki Bülent Arınç, Mavi Marmara'nın ne mantığını ne de hikmetini anlamış. Kendisi İslami geçmişi olan bir insan, bizim hassasiyetimizi dikkate alması gereken bir kişi iken, nasıl böyle bir kıyaslamayı yapabiliyor.” dedi.
“Arınç'ın sözleri ağır bir vebaldir”
Uluslararası sivil toplum kuruluşları ve önemli şahsiyetlerin desteği sonrası dünyanın birçok ülkesinden katılımla yol alan özgürlük filosun önemli bir organizasyon gerçekleştirdiğini, bunun çok şeffaf bir organizasyon olduğunu belirten Yıldırım, “O dönemdeki AK Parti Hükümeti de Mavi Marmara'yı sahiplenirken şimdi Arınç, neden böyle farklı bir tavır sergiliyor anlayamıyoruz. Ayrıca Mavi Marmara ile Suruç'taki bombalı saldırıyı kıyaslamakla bizim iyi niyetimize şaibe karıştırmış oluyor. Bu ise dünya ve ahirette Arınç için ağır bir vebaldir. Bu konuda kendisinden özür bekliyoruz. Ve bu açıklamasını düzeltmesini istiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Yoksa Türkiye Hükümeti ile İsrail anlaştı mı?”
Gazze'deki ablukanın son bulması yolunda sadece Allah rızası için Mavi Marmara Gemisi'nde bulunduklarını, bu uğurda 10 arkadaşı şehit edilirken kendisinin de içinde bulunduğu 50'nin üzerinde kişinin yaralandığını belirten Yıldırım, “Böyle bir durumda Sayın Arınç yanımızda olmayacaksa, ne zaman yanımızda olacak? Ben bu noktada Türkiye Hükümeti ile İsrail'in anlaşma sağlamış olabileceği şüphesine düşüyorum. Acaba Türkiye ve İsrail yetkilileri, birçok konuda anlaştı da Mavi Marmara'yı kendilerine engel olarak mı görüyorlar? Bu engel gördükleri durum dolayısı ile Arınç gibi tehditvari bir dil kullanarak bizi açtığımız davadan vazgeçirmeye mi çalışıyorlar? Kusura bakmasın ama bu Bülent Arınç'ın işi değildir. O'na düşen Hükümetin bir yetkilisi olarak bizim haklarımızı korumaktır, İsrail'in haklarını savunmak değil. Bu konuda Arınç, kendi konumunu bir daha gözden geçirsin” diyerek tepkisini dile getirdi.
“Dışişlerinin Kırmızı Bülten Kararı'nı bekletmeye hakkı yok”
Türkiye bürokrasisinde Mavi Marmara ile ilgili davalar konusunda bazı engellemeler olduğunu da ifade eden Yıldırım, “Türkiye'de Mavi Marmara davası, olaydan ancak bir buçuk yıl sonra açılabildi. Daha sonra İsrailli yetkililer aleyhinde İnterpol için Kırmızı Bülten kararı çıkartıldı. Bu karar şu anda bürokrasiye, Dışişleri Bakanlığına takıldı. Bu yargı kararını bekletmeye Dışişlerinin hakkı ve yetkisi yok. Bu bizim mağdur vatandaşlar olarak en doğal talebimizdir.” dedi.
“Hükümetin bizi Mavi Marmara davasından vazgeçirmeye çalışmasını beklemiyorduk”
Mavi Marmara olayının gerçekleştiği dönemle, son yıllarda yaşanan gelişmelerin birbiri ile çelişir nitelikte olduğuna dikkat çeken Yıldırım, “Mavi Marmara ile ilgili Hükümetin eksikleri olmakla beraber, bazı ilkeli tavırları da oldu. Hükümetin ilk zamanlarda İsrail'den özür, tazminat ve Gazze'ye yönelik ablukanın kalkması şartları, bizi mutlu etmişti. Fakat bunun ardından Hükümetin bizi, Mavi Marmara davasından vazgeçirmeye çalışmasını beklemiyorduk. Şu anda yaşananlar, bizde hayal kırıklığına yol açtı.” ifadelerini kullandı.
“İsrail bilecek ki, artık her istediğini yapamayacak”
İsrail'in işlediği suçların karşılıksız kalmaması gerektiğini dile getiren Yıldırım, bu konuda kendilerinin hukuk mücadelesine devam edeceklerini kaydetti. Yıldırım, “İsrail şunu iyi bilmeli ki; mutlaka uluslararası suçluları yargılayan bir mekanizma vardır bu dünyada. Şu zamana kadar İsrail'in işlediği tüm suçlar yanına kâr kaldı. Bizim açtığımız hukuk mücadelesi sonunda İsrail bilecek ki, artık her istediğini yapamayacak. Bunlardan dolayı biz bu yargı kararlarını önemsiyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.
Mavi Marmara Gazisi Suat Koşmaz da İstanbul 7'inci Ağır Ceza Mahkemesinin yaklaşık bir buçuk yıl önce İsrailli yetkililer aleyhine verdiği Kırmızı Bülten çıkartılması yönündeki kararın bir an önce İnterpol'e gönderilmesi gerektiğini, ancak her nedense bunun yetkili bürokratlar tarafından engellendiğini ifade etti.
“İsrail her an katliam yapma potansiyeline sahip”
İsrail'in Filistin ve Gazze için halen tehdit unsuru olduğunu dile getiren Koşmaz, “İsrail, her an Mavi Marmara'daki gibi filleri işleme yeteneği ve potansiyeline sahip. Bu noktada bir an önce caydırılmaları gerekiyor.” dedi.
İsrail'in uluslararası karasularda Mavi Marmara Gemisi'ne saldırdığını, 10 kişiyi katledip onlarca kişiyi de yaraladığını hatırlatan Koşmaz, söz konusu katliamla ilgili açılan davanın ise önüne çıkartılan engellemelerle sürekli geciktirildiğini söyledi.
“Hükümet bu yükü taşıyamıyor”
“Mavi Marmara Davası bizim Hükümetimize ağır geldi. Bu dava için biz, elimizi taşın altına koyarken Hükümetten bazı yetkililer, bu yükü taşıyamıyor.” diyerek sözlerini sürdüren Koşmaz, “Biz Hükümetimizden mazlum insanların yanında olmasını istiyoruz. Zalimlerin yanlarında olmayın! Çünkü bunun hesabı yarın ahirette de sorulacak bu dünyada da sorulacak.” diye konuştu.
“Arınç'ın sözleri bizi İsrail'in mermilerinde daha çok yaraladı”
Bülent Arınç'ın Mavi Marmara olayı ile Suruç'taki bombalı saldırıyı kıyaslayan açıklamalarının kabul edilemez olduğunu belirten Koşmaz, “Bazı Hükümet yetkililerinin Mavi Marmara ile ilgili yaptığı açıklamalar, bizi İsrail'in mermilerinde daha çok yaraladı. İsrail mermileriyle kalbimizde yara açamadı ama kendi yetkililerimizin bu talihsiz açıklaması bizi derinden yaraladı.” ifadelerini kullandı.
“İlk talebimiz ambargonun kalkması”
Mavi Marmara gazilerinin tek isteğinin Gazze'ye yönelik abluka ve ambargonun kaldırılması olduğunu vurgulayan Koşmaz, “Bizim 10 kardeşimiz bu amaç uğruna şehit oldular.” dedi. Uluslararası girişimlerle abluka ve ambargonun kalkacağına inandıklarını dile getiren Koşmaz, “Gazze'ye yönelik abluka ve ambargo kalktıktan sonra tazminat ve ceza davaları gündeme gelebilir. Bizim ilk talebimiz ambargonun kalkmasıdır.” dedi.
“Siyonist yetkililer artık rahatça ülke ülke gezemez hale gelecek”
Türkiye'de İsrail aleyhinde süren davaların, Filistinli mazlum Müslüman halkı açısından umut olarak görüldüğünü ifade eden Koşmaz, birkaç gün önce Siyonist işgalcilerin bir evi ateşe vermek sureti ile bir çocuğu canlı canlı yaktıklarını bu olayın Filistinliler tarafından uluslararası ceza mahkemesine götürüleceğini belirtti.
İsrail aleyhinde açılacak her davanın Siyonistlere ‘dur' diyecek adım olduğunu dile getiren Koşmaz, “İsrail'in şunu anlaması lazım. Artık işlediği her suç için uluslararası ceza mahkemesine hesap vermesi gerektiğini bilmesi gerekiyor. Bu suçları işleyenler ileride uluslararası seyahat edemeyecek bir duruma gelecektir. Çünkü haklarında sürekli kırmızı bültenler olacak, tutuklama kararları olacak.” şeklinde konuştu.
“İsrail aleyhindeki davamız bilinçli veya bilinçsiz olarak engelleniyor”
Mavi Marmara şehitlerinden Çetin Topçuoğlu'nun eşi ve aynı zamanda kendisi de Mavi Marmara gazilerinden olan Çiğdem Topçuoğlu ise “Bu davada yaşanan çeşitli sıkıntılara ve engellere rağmen 26 Mayıs 2014 tarihli duruşmada verilen yakalama kararları; eşlerini, evlatlarını kaybeden bizler açısından adaletin tesis edilmesi açısından önemli bir adımdır. Ancak gelinen noktada, bu kararların üzerinden geçen 15 aylık uzun bir süreye rağmen yerine getirilmemiş olduğunu, kendi devletimizin adli ve idari makamları tarafından bilinçli ya da bilinçsiz olarak engeller çıkarıldığını görmekteyiz.” dedi.
“Kırmızı Bülten kararlarının İnterpol'e gönderilmemesi bizi yaraladı”
"Cumhurbaşkanı ve Başbakanının bu konudaki tavrı ortada iken böyle bir mücadele ile ilgili bürokratların nasıl böylesine bir tavra girdiğini anlamak mümkün değildir" diyerek sözlerini sürdüren Topçuoğlu, Kırmızı Bültenlerin İnterpol'e gönderilmeyişinin kendilerini derinden yaraladığını söyledi.
Topçuoğlu, “Bakanlık, Kırmızı Bülten formları ile ilgili değerlendirmelerinin devam ettiğini bildirmiştir. Kuşkusuz Adalet Bakanlığı bağımsız mahkemelerin vermiş olduğu bir karar hakkında değerlendirmede bulunma hakkına sahip değildir. Bu adaletsizlik bizleri en az siyonistlerin zalimliği kadar yaralamıştır.” diyerek tepkisini dile getirdi.
Kaynak : İLKHA