Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Sayda şehri Kudüs Camii imamı Şeyh Mahir Hammud bu haftaki Cuma hutbesinde Filistin’de yaşanan intifadaya değindi. Şeyh Hammud hutbenin devamında Rusya’nın Suriye’deki durumunu da değerlendirdi.
Şeyh Mahir Hammud’un 9 Ekim 2015 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“Rasulullah(sav)’ın buyurduğu gibi; ‘Cihat kıyamete dek sürecektir. Ne zalimin zulmü ne de adilin adaleti onu engelleyemez.’
Anlaşmazlıklara boğulmuş bir ümmet… Yöneticiler dini, şerefi, yapılan anlaşmaları dolaylı ya da dolaysız pazarlık konusu yapmış… Ümmet birilerinin zenginlik, servet arayışları arasında oyuncak haline gelmiş. Ancak her şeye rağmen cihat devam ediyor. Ne kadar adaletle ya da zulümle bunu engellemeye çalışanlar olsa da… Bir genç düşünelim… Eline bıçağı alıyor ve dört siyonist askeri öldürüyor, sonra da şehadete kavuşuyor. Ve onun gibi kahramanlar gençler... Yahudiler ise olan biten karşısında şaşkın...
Birinci intifadanın sembolü ‘taş’tı, ikinci intifadanın sembolü kaçırma operasyonlarıydı. Üçüncü intifada ise bıçakla sembolleşti. Bu yeni silahı Filistinli gençler ümmet adına mücadele etmek için kullandılar. Elbette bu noktada Aksa'daki murabıtları unutmamak gerekiyor. Murabıtlar Aksa'ya sahip çıktılar ve onların mücadeleleri sayesinde siyonist başbakan Netanyahu Knesset mensuplarının Aksa'yı ziyaretini yasaklayan bir karar yayımladı.
Filistinli gençleri ümmetin hali asla etkilemedi. Bazıları "Neden mücadele edip de kanımızı heder edelim? Afganistan'dan, Cezayir'e, Filistin'den Lübnan'a dek girilen mücadelelerde böyle olmadı mı? Oralarda da tertemiz akan kanlar birileri tarafından istismar edilip şehitlerin kanlarını utanç dolu anlaşmalar karşısında satılığa çıkarılmadı mı" deseler de...
Cihat kıyamete dek sürecektir. Hiç kimsenin de onu engellemesi mümkün değildir! Bu kez bu tertemiz kanları kimse ticaret konusu yapamayacak! Allah kalplerde olanlardan ve niyetlerden haberdar... Bu kez bu mücadele yalnızca tek bir hedefe sahip: İsrail'in yok olması! Mücadeleye katılan gençlerin kalplerinde de yalnızca bu hedef var. Söylenen ezgiler bunu ortaya koyuyor. Yahudi yerleşimcilere gönderdikleri İbranice ezgilerinde şunu söylüyorlar: "O gün geldi! Sonunuz geldi! Siz buralara ait değilsiniz. Yakında bu topraklarda boğulup yok olacağınız günleri göreceksiniz!"
Birileri hala bu kahramanlıkların üzerini örtmeye ya da çirkin bir şekilde istismar etmeye kalkışıyor. Cihad ettiğini iddia edenler Suriye'yi, Irak'ı yerle bir ediyor ve adına "devrim" diyorlar. Bölgesel ve küresel güçler ve medya Suriye'deki projeyi destekliyor, finanse ediyor. Öte yandan Aksa'da bazı yalancı, sahtekar mücahitler görüyoruz. Bu yalancılar Suriye'deki devrimi milyar dolarlarla desteklediği için Amerika'ya teşekkür ediyor. Ancak ne zaman ki "devrimciler" yeniliyor ve Suriye yönetimi direnmeye devam ediyor. O zaman bu kişiler Suriye halkını temsil etmekten vazgeçiyorlar.
Rusya Suriye yönetiminin talebiyle müdahale edince birileri bunun işgal olduğunu, dış müdahale olduğunu haykırdılar. Ancak Amerika'ya gelindiğinde kimsenin sesi çıkmamıştı. Hariri'nin ölümüne sebep olan aracın nerden geldiği, nerelerden geçtiği çok hızlı bir şekilde tespit edilirken, Suriye'ye giren ve Suriye'yi talan etmek için kullanılan Toyota, Nissan markalı araçların nasıl girdiği, ne olduğu bir türlü tespit edilemedi.
Bugün Beyaz Saray yalnızca bu şirketlerle görüşüleceğini söylüyor. Nasıl oluyor da Toyota arabaları teröristlere ulaşıyor? Nasıl oluyor da Suriye'ye giriyor? Bugün daha net bir şekilde anlıyoruz ki, Amerika'yla Rusya'nın kıyaslanması mümkün değildir! Amerika'nın 50 yıldan daha uzun bir süredir bize verdiği zararların boyutu tartışılmaz derecede! İsrail'in müttefiki olan Amerika'nın bölgede etkin bir nüfuzu var. 67 Savaşı'nda İsrail'e silah desteği veren Amerika 73 Savaşı'nda da İsrail'e karşı elde edilen başarıların önünü tıkama noktasında etkili oldu.
Amerika kelimenin tam anlamıyla düşmandır! Amerika'yı Rusya'ya benzetmek kesinlikle cehalettir!
Filistin'deki direnişin destekçisi olduğunu iddia edenlerin, her şeyden önce direniş ekseninin yanında yer almaları, Suriye'nin yıkımına ve teröristlerin desteklenmesine karşı koymaları gerekmektedir. Bunu yapmadıkları takdirde direnişe destek vermelerinin hiçbir önemi kalmayacaktır!"