Bismillah,
Kudüs sevdalısı genç kardeşlerimize selam olsun. Son günlerde medyayı meşgul eden
Türkiye-İsrail görüşmeleri herkesin malumudur. Herkesin malumu olan bu görüşmeleri bütün
müslüman kimliğimizle kınıyoruz. Zira söz konusu görüşmeler Allah'ın peygamberleri
diliyle lanetlediği bir topluluk üzerine yapılmaktadır. Elbet Allah'ın peygamberleri diliyle
lanetlediği bir topluluk ile dostluk ve ilişkileri güçlendirme çabası söz konusuysa şu halde bu çaba
da kınanması gereken bir çaba olacaktır. (Maide, 78-79)
Bu yapılan anlaşmalar hiç su götürmez bir gerçek olan maslahatla alakalıdır. Fakat Türkiye
Devletinin sunduğu şartlara bakılırsa bu şartların maslahatının ümmet nazarıyla düşünülmediği
apaçıktır. Mesela:
1-)Hamas'ın Türkiye'deki faaliyetlerinin kısıtlanmasının anlaşmaya şart olarak konulması; altmış yıldan fazladır süren
Filistin'in mazlumiyetini görmezden gelmek anlamına geliyor.
2-)Türkiyeli Mavi Marmara Şehitlerinin ailelerine tazminat ödenmesinin ve ödendiği takdirde
antlaşmayı (ilişkileri güçlendirme) kabul etmek; 1948'den beri şehid olan filistinli şehidlerin
kanlarının hiç bir değerinin olmadığı anlamına geliyor.
3-)Sadece Gazze'den ablukanın kaldırılmasını anlaşmaya şart olarak koymak; Batı Şeria'dan bihaber olmak anlamına geliyor.
Ve hepsinden önce, İsrail adlı gayri meşru yapıyla aynı masaya oturup ilişkileri güçlendirme ya
da antlaşma adına -bir dakika- bile geçirmenin bu davaya yapılmış büyük bir ihanet olduğunu
düşünüyoruz. Bizler Kudüs sevdalısı gençler olarak bu şartları da, bu antlaşmayı da asla ve asla
kabul etmiyor ve kınıyoruz. Müslüman kardeşlerimizin kurtuluşunun İslami direnişle mümkün
olduğunu düşünüyoruz. Zaferin yoluna taviz kavşağından girileceğine inanmıyoruz.
Kudüs Gençliği