Mahir Hammud Arap Devletlerini Eleştirdi
İSLAM ÜLKELERİ, 22 Şubat 2016 16:22Arap olmanın ölçüsü ne? İsrail’le uzlaşmak, İsrail’le mücadelenin imkânsız olduğunu kabul etmek ve barış arayışlarına girmek Arap olmak anlamına mı geliyor? Bugün olumlu Araplık örneğini işgale karşı direnen Filistin ve Lübnan’daki direniş sahasında görebiliyoruz.
Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Sayda şehri Kudüs Camii imamı Şeyh Mahir Hammud bu haftaki Cuma hutbesinde son süreçte “İran tehlikesi”ne karşı Arap olduklarını her fırsatta vurgulayanlara işaret ederek, ırkçılığın İslam’da yerinin olmadığını vurguladı.
Şeyh Mahir Hammud’un 19 Şubat 2016 tarihli Cuma hutbesi şöyle:
“Son günlerde adeta biri bizim elimizden Araplığımızı alıyormuşçasına “Biz Arabız” vurgusunun çokça yapıldığına şahit oluyoruz. Açıkça görüyoruz ki, bu vurgunun asıl maksadı sözde “İran-Pers tehlikesi”ne karşı ya da gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan bir diğer adıyla “Safevi-Şii komplosu”na karşı Arapları bir araya toplamaktır.
Şunu vurgulamalıyız ki, böyle bir “Araplık” anlayışının İslami ilkelerle uzaktan yakından alakası yoktur. İslam’ın en temel değerlerinden birini Hucurat Suresi 13. ayette yer alan “…Birbirinizi tanımanız için sizi soylara ve kabilelere ayırdık…” ifadesini tefsir eden Rasulullah’ın şu hadisinden öğreniyoruz: “Arap’ın aceme üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir.”
Allahu Teâla kesinlikle Arap ırkını diğer ırklara üstün kılmamıştır. Yalnızca İslam sancağını taşıma görevini Araplara vermiştir. O da ümmi bir ırk olmaları ve başka medeniyetlerle karışmamış olmalarından dolayıdır.
Kur’an-ı Kerim’de yer alan “Kur’an’ın dilinin Arapça olduğu” şeklindeki ifadelerden maksat ise Kur’an’ın anlamının anlaşılır ve açık olduğunu ifade etmektir. Kur’an’da Arap ırkını öven tek bir ifadeye rastlanılamaz.
Arapların tarihine göz attığımızda cahiliye döneminden sonra İslam’ın geldiğini, sonra İslam’la birlikte yabancıların Kur’an’a duydukları sevgiden dolayı dillerini unutacak kadar Arapların içine dâhil olduklarını ve Arapça konuşmaya başladıklarını, sonra modern dönemlere doğru gelindiğinde özellikle de Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde “Türkleşme tehlikesi”ne karşı harekete geçtiklerini görüyoruz. Hemen ardından Cemal Abdunnasır Arapların ilgisini İsrail’le ve Amerikan emperyalizmiyle mücadele noktasına çekiyor.
Sonra ne oluyorsa bir anda direnişi ve Filistin mücadelesini destekleyen İran’a karşı mücadele başlıyor. Neden İran’a karşı Arapçılığınız tutuyor da Suriye’de müdahil taraf olan Türkiye’ye hiçbir şey söylemiyorsunuz?
Arap olmanın ölçüsü ne? İsrail’le uzlaşmak, İsrail’le mücadelenin imkânsız olduğunu kabul etmek ve barış arayışlarına girmek Arap olmak anlamına mı geliyor? Bugün olumlu Araplık örneğini işgale karşı direnen Filistin ve Lübnan’daki direniş sahasında görebiliyoruz.
İsrail’i yenilgiye uğratan Seyyid Hasan Nasrallah’ın son açıklamaları gerçekten Arap olmanın ne demek olduğunu ortaya koyuyor. Eğer bir takım Araplar İsrail’in hamisi ve dostu haline geldilerse o kişilerin yalnızca Arapların utanç vesilesi olduğunu söyleyebiliriz.
Bugün Müslüman Araplığının karşısında sahtekâr, hain, Suriye’den Yemen’e ve Libya’ya kadar cahiliye savaşlarının peşinde koşan Arapları görüyoruz. Sizin Araplık anlayışınız bizi ilgilendirmiyor!”
İSLAMİANALİZ
İSLAM ÜLKELERİ, 22 Şubat 2016 16:22
Yorumlar (0)