Mustafa Kurdaş:“Bu millet size israil ile normalleşme için mi oy verdi”
İSLAM ÜLKELERİ, 24 Haziran 2016 20:50“Türkiye’nin İsrail’e, İsrail’in de Türkiye’ye ihtiyacı var”mış.. İsrail’in elinde şu kadar doğalgaz varmış, bu kadar petrol rezervi varmış.. Eeeee, İsrail’le normalleşince biz de o petrolden, o doğalgazdan nemalanacağız öyle mi! Peki ya sonra Sonra ne olacak… Sonrasını ben söyleyeyim; el birliğiyle (Allah muhafaza) Büyük İsrail’i kurmuş olacağız!
İSRAİL’LE NORMALLEŞME!
MİLLİ Gazete olarak bir süreci ısrarla ve adım adım kovalıyoruz… İsviçre mutabakatını kamuoyuna biz duyurduk… Londra görüşmelerinin perde arkasını madde madde biz açıkladık… Normalleşmeye dair resmi, gayri resmi açıklamalar üzerinden meseleyi hep yakın takibimizde tuttuk. Kıbrıs suyunun Tel-Aviv’e taşınmasına dair Başbakan Yardımcısı’nın yaptığı açıklamayı görmezden gelmedik. İsrail’in Doğu Akdeniz petrol ve doğalgaz rezervlerine sahiplenmeye yeltenişinden, bu rezervleri Avrupa’ya taşımak üzere planlanan Türkiye ile boru hattı projelerine kadar irili-ufaklı her ayrıntıya özel haberlerimizle, manşetlerimizle dikkat çektik.
İsrail’le normalleşme adı altında kamuoyuna deklare edilen süreç Türkiye’miz, Filistin davamız ve ümmet için hiç de iyi gitmiyor. “Hiç de iyi gitmiyor” derken, yanlış anlamaya mahal vermeyelim: “İyi gitme” ihtimali de yoktur zaten. Olamaz da! Şartlar her ne olursa olsun, şartları kim belirlerse belirlesin İsrail’le yürütülen hiçbir sürecin akıbeti hayr olamaz. İnancımız bize bunu söylüyor, son bir asırlık tecrübe de bunu ortaya koyuyor. Mesele hep İsrail’in güvenliği etrafında dönüyor ama “İsrail’in güvenliği” kavramı bile bir algı operasyonu olarak kullanılıyor. Çünkü mesele İsrail’in güvenliği değil, İsrail’in yayılması, Büyük İsrail’in kurulması meselesidir. Türkiye’mizde, coğrafyamızda olup biten herşey İsrail’in yayılması ve büyümesi için cereyan ediyor. En başından beri bunun için planlanan BOP da hala Büyük İsrail için işlemeye devam ediyor. “ABD’nin stratejik ortaklığından” başlayan yeni dönem “İsrail’in partneri Türkiye” pozisyonuna doğru sürükleniyor. “Normalleşme” adı verilen sürece dair imzalar atıldığı gün 1000 yıldır İslam alemine liderlik yapmış olan bir millet, resmen İsrail’e hizmetkar olacak. İmzalar atıldığı gün Türkiye, İsrail’in yarınının güvencesi ve Büyük İsrail’in kuruluşunun zemini olacak. Tek cümleyle; İsrail’le normalleşmeye imza atmak demek; Büyük İsrail’in kuruluşuna imza atmak demektir.
Fakat, olur olmadık her konuda cengaverlik yapanlara bakıyoruz da, mesele İsrail ile normalleşme olunca görmemeyi, duymamayı, konuşmamayı seçiyor. Kafalar kuma gömülüyor. Katil, işgalci İsrail’le normalleşirken, Büyük İsrail kurulurken olup bitenleri görmüyormuş gibi yapmak, duymuyormuş gibi davranmak, bilmiyormuş gibi susmak kimseyi vebalden kurtarmayacaktır. Türkiye, İsrail’e peşkeş çekiliyor… Sadece Türkiye mi, Filistin davası da İsrail’e hediye ediliyor. Avazımız çıktığınca bağırıyoruz yine; son viraja giriliyor! Artık uyanmak vakti! Lakin, bu millet uyanacaksa; hocalarla ve manşetlerle uyanır!...
Önce bu milleti uyandıracakları uyandırmak lazım!
Ramazan ayındayız… Çok muhterem hocalarımız her sene, her Ramazan ayında konuştukları meseleleri bir kez daha konuşuyor ekranlarda, kürsülerde. Oruca dair verilmesi gereken fetvaları veriyorlar. Gündem olsun olmasın, sorulan hiçbir soru cevapsız kalmıyor. Meseleleri hükümsüz bırakmıyoruz elhamdülillah! Her yıl…Her yıl.. Her yıl bu döngü kesintisiz devam ediyor. Peki ama niçin hiç “sömürü düzeni” konuşulmaz.. Niçin hiç “faize itiraz” edilmez… Niçin hiç AB süreci gündeme gelmez… Neden emperyalizm konuşulmaz… Niçin İslam Birliği’ni hiçbir zaman gündemimize almayız!. Neden bu İsrail’le normalleşme süreci akla gelmez, getirilmez… Ramazan yasağı mı var bu konularda! Hocalarımızın bu konuları konuşmaması kadar, insanımızın bu konuları sormaması da bir o kadar vahim değil midir! Allah için, şu İsrail meselesi “Müslümanın meselesi” değil mi! Bu İsrail meselesi Hocaların da meselesi değil mi… Niçin susarız, niçin “uyar”mayız bu milleti ve yöneticilerimizi Yoksa… yoksa… korkuyor muyuz! Yoksa… Yoksa; Allah’tan değil de kuldan mı korkuyoruz!… Eleştirmek için yazıyor değiliz bunları: Önce bu milleti uyandıracakları uyandırmak lazım! Yoksa hiçbir hocamızın ilmini yok sayıp da had bildirecek bir hadsizliğe düşecek değiliz. Zaten hocalarımızın uhdesindeki ilime karşı boynumuz kıldan incedir. Zira o ilim, İsrail’le normalleşme sürecini hiçbir şart ve zeminde kabul etmeyecek bir ilimdir... Hocalarımız da Kur’an ve sünnete göre değil de, duruma göre, konjonktüre göre konuşacak veya susacaksa.. Allah’ın hükümlerine göre değil de, iktidarların iltifatına göre hüküm verecekse bu milletin hali nice olur!
Unuttuk galiba: İsrail işgalci bir devlettir
“Türkiye’nin İsrail’e, İsrail’in de Türkiye’ye ihtiyacı var”mış.. İsrail’in elinde şu kadar doğalgaz varmış, bu kadar petrol rezervi varmış.. Eeeee, İsrail’le normalleşince biz de o petrolden, o doğalgazdan nemalanacağız öyle mi! Peki ya sonra Sonra ne olacak… Sonrasını ben söyleyeyim; el birliğiyle (Allah muhafaza) Büyük İsrail’i kurmuş olacağız! İsrail’in petrolü, İsrail’in doğalgazı yoktur; Filistin’in, Filistin’lilerin petrolü ve doğalgazı vardır… Unuttuk galiba Filistin davasının Müslümanları olarak: İsrail işgalci bir devlettir.. O topraklar, o vatan Müslümanların toprağı, Müslümanların vatanıdır…
“Bu millet size israil ile normalleşme için mi oy verdi”
Bunları yazıyoruz diye, yine kızmayın n’olur bize. Bu sadece Milli Gazete’nin görevi değil.. Milli Gazete, İsrail ile anlaşmayı gündeme getirince, diğer gazetelerimizin, meslektaşlarımızın üzerindeki vecibe ortadan kalkmıyor. Gündemi hep beraber oluşturmalıyız. “Refikimiz” gazeteler de manşetlerine bu konuyu taşıyabilmeli. Azıcık da olsa taşıyabilmeli. Hadi manşet olmasa da, birinci sayfasından “Ne yapıyorsunuz Allah aşkına” diyebilmeli. İktidarı bu konuda da uyaramayacaksak, varlığımızın başka ne anlamı kalır ki! Gazetelerimizde, televizyon kuruluşlarımızda, ajanslarımızda İsrail ile normalleşmeden rahatsız olan azınsanamayacak kadar çok eşik bekçisi dostlarımızın, yazarlarımızın, meslektaşlarımızın olduğundan eminiz. Lütfen, bu kez rahatsız olduğunuzu hissettirin!... Manşet atın! Manşet atamıyorsanız sürmanşetten verin. Sür manşetten veremiyorsanız 1. Safya haberiyle uyarın. Bunu da yapamıyorsanız hiç değilse bir şekilde “Bu millet size İsrail ile normalleşme için mi oy verdi” diye sorun… . Bunu da yapamıyorsanız “biz niçin çıkıyoruz” diye kendinize sorun.
Sen İsrail ile normalleşmezsen EĞER...
Medya patronu da olsan… Gazeteci de olsan.. Hoca da olsan… Politikacı da olsan.. Sanayici de olsan… Kendine gel Müslüman! Herkes oruç tutarken.. Herkes iftar masasından iftar masasına koştururken Türkiye’miz İsrail’e payanda edilmek isteniyor. Son “1, bilemediniz “2” görüşme kaldı.. Hiç değilse bu kez “yapmayın” de.. Hiç değilse bu kez “durun, gittiğiniz yol yanlış” de. Bir kez de olsa bir Müslüman olarak, dostça, kardeşçe, hikmetle “uyarma” görevini yap… İktidarların değil Allah’ın rızasını gözet… Allah’ın rızasından öte ne var ki, şu imtihan dünyasında! “Ne yapalım şartlar böyleymiş” demeden; oluşturulmuş ve altın tepside sunulan şartlara iman etmeden bir kez olsun “kendi zamanının” da son bulacağını düşün: Filistinlileri şehit eden mermiler olmasın diye içmediğin meşrubatlardaki hassasiyetini, İsrail ile normalleşme felaketinde de göster! Ve uyar!...
MİLLİ GAZETE
İSLAM ÜLKELERİ, 24 Haziran 2016 20:50
Yorumlar (0)