Siyonist Rejim Batı Şeria'ya Gözünü Dikti
, 22 Şubat 2017 21:55Ürdün Nehri Batı Yakasının işgal altındaki Filistin topraklarına ilhak edilmesi yönünde işgalci Siyonist İsrail rejiminin girişimlerinin daha da şiddetlendiği ve geniş boyutlar kazandığı bildirilmekte. Bu çerçevede siyonist İsrail rejimi batı şeria'da siyonist yerleşim bölgeleri arasında bağlantı kurulması amacıyla yer altı tünelleri kazı çalışmalarına başlamıştır.
Siyonist İsrail rejimi, işgal rejimi askeri güçlerince yapımına başlanan tünellerin Telaviv'e, Beni Barek ve Rematgan bölgelerine kadar uzayacağını, bu tünellerin toplam uzunluğunun 12 km ve derinliğinin ise 30 metre olacağını bildirmiştir.
Diğer yandan siyonist gazete Yediot Aharonot gazetesi de İsrail'in, Ürdün Nehri Batı Yakasında gerekli alt yapıyı oluşturmak ve bir çok yer altı tünelleri kazmak suretiyle , bu bölgedeki Yahudi sitelerini 1948 yılındaki işgal edilmiş Filistin topraklarına katma eğilimi içinde olduğunu, bu tünellerin yapım masrafının ise 5 milyar dolar olacağını yazmıştır.
Bu haberler öyle bir ortamda açıklanmaktadır ki siyonist rejim savaş banakı Avigdor Liberman bundan bir süre önce, İsrail'in işgali altındaki toprakların Filistinliler tarafından bir Yahudi bölgesi olarak resmiyete tanınması durumunda Filistin devletini resmiyete tanıyabileceklerini bildirmişti.
İsrail Savaş Bakanı, etnik açıdan saf bir Yahudi devleti oluşturmak için tüm Filistinlilerin Batı Şeria'ya taşınması gerektiğini iddia ederek, "Bir Yahudi devleti istiyorum, Filistinliler tek bir Yahudi olmadan homojen bir Filistin devleti istiyorlar" demişti. Liberman ayrıca İsrail nüfusunun %20'sinin Filistinlilerden oluştuğunu, bunun için de toprak ve insan teatisinin yapılmasının zaruri olduğunu bildirmişti.
Aslından Liberman'ın böyle bir teklif ileri sürmedeki asıl amacı, işgal altındaki topraklarda İsrail Yahudi nüfusunun bir bütün oluşunu korumak olup, bunun için de Batı Şeria'da ihdas edilen siyonist sitelerin kayıtsız şartsız olarak İsrail'e devredilmesini istemektedir.
Nitekim Filistin Özerk Yönetim ile İsrail arasında toprak teatisi planı, 2002 yılında tasvip olunan Arap Barış Planı uyarınca olmuştur.
Siyonist İsrail rejimi özellikle Amerika'da Cumhuriyetçi Donald Trump'ın Beyaz Saray'da başkanlık koltuğuna oturması ardından kendi yayılmacı ve orkçı siyasetlerini daha da artırarak tüm Filistin topraklarını işgal etmek yönündeki kendi aç gözlülüğünü ortaya koymuştur
Nitekim bu uğursuz politikanın devamında Ürdün Nehri Batı yakasında yeni bölgelerin işgali ve ilhakı yönünde siyonist rejimin yeni bir takım girişimler başlattığına dair haberler yayınlanmıştır ki bu mesele siyonistlerin tüm Filistin topraklarını kendi işgalleri altına geçirme yönündeki korkunç politikasını ortaya koymaktadır. Bilindiği gibi işgal rejimi İsrail, işgal altında tuttuğu Filistin toprakları üzerinde kendi konumunu güçlendirmek için mümkün her türlü yola baş vurmaktadır. 1967 yılında Ürdün Nehri Batı yakasını işgal eden siyonist rejim sürekli olarak bu bölgede kendi sulta ve işgalciliğini yayma eylemi içinde olmuştur.
1967 yılında İsrail tarafından işgal edilmiş Batı Şerianın 1948 yılında işgal edilmiş Filistin topraklarına ilhakı yönünde siyonist işgal rejimi sürekli olarak sinsi bir siyaset yürütmüş ve bu yönde bölge düzeyinde de yayılmacı emeller ve arzular peşinde olduğunu defalarca göstermiştir. İşgal rejimi aslında bu ilhak edici yayılmacı siyasetini ilk olarak Beytul Mukaddes üzerinde denemek istemiştir. Bu doğrultuda Beytul Mukaddes'in batısı 1948 yılında işgal eden siyonist rejim doğu kesimini de 1967 yılında işgal etmiştir ve 1981 yılında da tüm Beytul Mukaddes bölgesini işgal bölgelerine ilhak ettiğini açıklayarak Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak ilan edilmesi için gerekli ortamı hazırlamıştır ve şimdide aynı siyaseti Ürdün Nehri Batı Yakası hakkında devam ettirmeye karar almıştır. Oysa BM kararnameleri ve Cenevre konvansiyonu uyarınca İsrail işgalci bir rejim olarak işgal altındaki bölgelerin nüfus yapısı ve coğrafi konumu hakkında en ufak bir değişiklik yapma hakkına sahip olmayıp bu hususta men edilmiştir.
Bu arada kuşkusuz Arap Barış Planı gibi siyonist İsrail rejimini bölgede yayılmacı komplolarını daha da şiddetlendirerek takip etme konusunda cesaretlendirmiştir. Böyle bir durumda hiç kuşkusuz Filistin intifadası ve direniş hareketi siyonistlerin yayılmacılık ve sultası önünde tek engelleyici güç olarak ortada durmaktadır. Uluslararası Filistin İntifadasına Destek Konferansının şimdi büyük bir ihtişamla Tahran'da çok geniş bir katılımla düzenlenmesi ise başta İran olmak üzere uluslararası topluluğun Filistin halkının siyonist rejim karşısındaki direnişini göstermiştir.
parstoday
Yorumlar (0)