Beyrut Patlaması Hizbullah'ın Siyonist Rejim İle Mücadelesine Etki Eder Mi? (RÖPORTAJ)
HİZBULLAH, 10 Ağustos 2020 11:06Bu patlamanın, direniş cephesinin özellikle de Lübnan Hizbullah'ının Siyonist rejim ile mücadelesindeki başarısında bir etkisi olmayacaktır. Direniş cephesi istikamet ve istikrarındaki siyasi gelişimine devam edecek ve Siyonist rejim ile mücadelesine olan inancını kaybetmeyecektir.
Bu patlamanın, direniş cephesinin özellikle de Lübnan Hizbullah'ının Siyonist rejim ile mücadelesindeki başarısında bir etkisi olmayacaktır. Direniş cephesi istikamet ve istikrarındaki siyasi gelişimine devam edecek ve Siyonist rejim ile mücadelesine olan inancını kaybetmeyecektir.
Beyrut Limanındaki patlama etken faktörler hakkındaki spekülasyonları artırdı ve bazıları bunun iç ve dış güçler tarafından önceden planlanmış bir proje olduğunu düşünüyorlar.
Bu olayın ardından da Lübnanlı bazı çevrelerin protestolarına şahit olduk. Aslında bazı Lübnanlı oyuncular (aktörler) bu protestoları hayata geçirilememiş eski hedefleri için kullanıyor gibi görünüyor.
Diğer taraftan Fransa Cumhurbaşkanı, Beyrut ziyaretinde Lübnan millet ve devletine hakaret içerikli bir konuşma yaptı ve önerdiği planın hayata geçirilmemesi halinde bizzat kendisinin bu değişimin önderliğini üstleneceğini söyledi.
Bu konu hakkında bölge meseleleri uzmanı Hüseyin Kenani Mukaddem ile bir röportaj yaptık.
Qodsna: Acaba Beyrut Limanı patlaması bir kaza mıydı yoksa önceden planlanmış bir proje miydi? Eğer bu planlı bir saldırı ise, bu saldırıyı yapanların hedefleri ne olabilir?
Kenani Mugaddem: Yıllardır Amerika, Siyonist rejim ve Fransa'nın amacı, Lübnan'da otorite boşluğu oluşturmak ve Lübnan'da halkın sorunlarını çözebilecek istikrarlı ve güçlü bir hükümetin kurulmasına engel olmaktır. Sonunda da dayatma ve baskı politikalarıyla direnişi (Lübnan Hizbullahını) silahsızlandırmak istiyorlar.
Hasan Diyab Lübnan başbakanı olarak seçildikten sonra ülkenin durumu iyileşti öyleki 8 ve 14 Mart olaylarında devletin görevini icra etmek için yardım alıp güçlendirmeye çalıştıklarını gördük. Yeni hükümet , Amerikan bankalarının olumsuz faaliyetleri ve Siyonistlerin planları sebebiyle birçok ekonomik sorunla karşılaşarak krize girildiği bir dönemde kurulmuştu. Amerika bu durumdaki Lübnan'ı kendi egemenliği altına almaya çalıştı ancak amacına ulaşamadı. Tam olarak o zamanda, Lübnan'da hareketliliğe ve halkının sokaklara çekildiğine şahit olduk.
Beyrut patlamasından sonra da bu proje devam etti öyle ki Lübnan hükümeti aleyhine itirazların daha da şiddetlendiğini gördük. Bunun, barışçıl halk protestolarından ziyade daha çok kaos ortamı yaratmayı amaçladığı ve perde arkasında özel hedefler barındırdığı aşikardı.
Daha önce de Beyrut patlamasıyla sahada ve siyasette tusunami beklememiz gerektiğini öngörmüştüm. Geçen günden beri Lübnan halkının heyecanı ve protestolarını görüyoruz. Bence tüm bunlar Lübnan devletinin yıkılışına ve dış ülkelerin Lübnan'ın işlerine müdahil olmasına imkan doğurabilecek gelişmeler.
Hepinizin bildiği üzere geçtiğimiz günlerde Fransa cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Beyrut'a gitmişti. Bu gelişme, Amerika ve Fransa'nın Beyrut limanında yaşanan patlamayı bahane ederek ülkenin iç içlerine doğrudan müdahale etmeyi amaçladıklarını açıkça ortaya koyuyor. Patlama kesinlikle Siyonist rejim ya da müttefikleri tarafından Lübnan'da gerçekleştirildi. Genel olarak, önümüzdeki günlerde, Lübnan'da, oldukça zor şartların oluşacağına şahit olacağımızı söyleyebilirim.
Deliller, Beyrut'taki patlamanın önceden planlandığını ve patlayıcı maddelerin belli hedef doğrultusunda Beyrut limanında tutulduğunu gösteriyor. Bence Siyonistlerin Beyrut patlamasındaki rolü her geçen gün kendini daha net gösteriyor. Kuvvetle muhtemel, bu patlama alışıldığı gibi Siyonist rejim tarafından bir füze ya da patlayıcı bir madde kullanılarak gerçekleştirildi. Geçtiğimiz günlerde ABD başkanı Donald Trump da yaptığı konuşmalarda iki üç kez Beyrut'taki patlama ile ilgili olarak bomba ya da füze saldırısına işaret etmişti. Tüm bunlar, söz konusu patlamanın İsrail tarafından yapılan muhtemel bir füze saldırısı ile başladığı ihtimalini kuvvetlendiriyor.
Patlama ile ilgili diğer bir varsayım da, Lübnan'ın iç siyaset rekabetinden doğan bir sabotaj ihtimali. Şuna dikkat etmek gerekir ki; Beyrut limanı tamamen, Saad El-Hariri liderliğindeki El-Mustakbel hareketinin kontrolünde ve bu patlamanın asıl suçlusu da El-Mustakbel hareketi. Buna karşılık, hareket, bu sorumluluktan Hizbullah'ı suçlayarak kaçmaya çalışıyor ve eskilere dayanan Lübnan direnişini silahsızlandırma hedefine ulaşmayı amaçlıyor.
Qodsna: Acaba bu patlama Hizbullah'ın Siyonist rejim saldırılarına vereceği muhtemel karşılık üzerinde etkili olacak mıdır ve de böldegeki denklemi değiştirecek midir? Özellikle de Siyonist rejimin en önemli destekçisi olan Amerika, direniş tarafından bölgeyi terk etmesi için ciddi baskı altındayken...
Kenani Mukaddem: Hayır, bence bu patlamanın Direniş Ekseni üzerinde özellikle de Siyonist rejimin karşısındaki Lübnan Hizbullah'ı üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır. Hizbullah, kendi siyasi kuruluş ideolojisi gereği Siyonist rejim karşısındaki direnişine, duruşuna ve kararlılığına devam edecektir. Bu gelişme, Hizbullah'ın gücünde hiçbir azalmaya sebep olmamıştır, hatta bu patlama Hizbullah'ın Lübnan'ın siyasi yapısını tekrar gözden geçirmesine vesile olmuştur. Öyle gözüküyor ki; Hizbullah önümüzdeki günlerde artık siyasi gücü, hassas ve önemli dönemlerde Lübnan'a hizmet görevini icra edemeyen başkalarının eline vererek bir kenarda oturmayacaktır.
kudusgunu.com
HİZBULLAH, 10 Ağustos 2020 11:06
Yorumlar (0)