Siyonist İsrail Fiziksel Cinayette Başarılı Olamazsa Karakter Cinayetine Yöneliyor
SİYONİST REJİM, 14 Eylul 2015 15:40"Savaşçı imgesinin yok edilmesi", yahut “karakter cinayeti” olarak bilinen şey, akademilerde “devrimci bir hareketle nasıl savaşılır” başlığı altında öğretilen bir yöntemdir.
"Saddam'ın Kuveyt'e girdiği haberlerini aldığımız gün, Kum şehrindeydim. O anda aklıma gelen tek şey, Kuveyt Hapishanesi'nde bulunan ve aralarında Seyyid Mustafa Bedreddin'in de olduğu tutuklulardı. Kendi kendime, Saddam'ın girmesinden sonra kaderlerinin nasıl olacağını soruyordum.” El-AMAN Stratejik Çalışmalar Ağı Koordinatörü Enis Nakkaş, El-Menar web sitesine böyle konuştu.
Tıpkı öteki büyük direniş liderleri gibi "Mustafa Bedreddin" adı da, Beyrut'un güney banliyölerinde yalnızca, gazetelerde ve web sitelerinde yer alan ve Lübnan'ın direnişçi halkının, özel liderlerden biri ve sayısız başarıları olan bir adam olarak tanıdığı bu insanı lekelemeyi amaçlayan iddialar ve senaryolar hakkında yorum yapmak için anılır.
Kim olduğunu bilmeksizin "Mustafa Bedreddin"den talimat alan pek çok genç vardır. Bazıları onunla, kim olduğunu bilmeden görüşür. "Mustafa Bedreddin", öteki liderler gibi, popülerlikten ve şurada-burada bahsedilmekten hoşlanmaz.
Ancak medya haberleri, "Mustafa Bedreddin" ismini okuyucular için en çekici başlıklardan biri haline getirdi. Bu kişi hakkında pek çok haber yayınlandı; söz konusu haberler onu, çok ilişkili, çabuk öfkelenen, yoz, süslü dairelerden ve arabalardan hoşlanan biri olarak sunduğu gibi, aynı zamanda onu para varlıklarını donduran ABD Hazinesi'nin raporuna dayanarak eski başbakan Refik Hariri'yi öldürmekle ve başka karalayıcı şeylerle suçladı. Bay Nakkaş, direnişi karalamak için bu tür haberlere milyarların harcandığını söylüyor. Bu paranın finansörü İsrail olduğu gibi, bazı Körfez ülkeleri de Hizbullah'a, direnişine ve sembollerine zarar verebilecek her şeyi destekleme konusunda çok hevesli davrandı.
Nakkaş bize Seyyid Bedreddin'in, 1990 yılında Saddam Hüseyin güçlerinin işgali sonrasında Kuveyt'teki hapishaneden serbest bırakılma sürecini anlattı. "Seyyid'in" değeri konusunda Nakkaş, Bedreddin'in kimliği tanındıktan sonra İranlı yetkililerin Irak rejimiyle bir takas operasyonuna girişmesi yönünde yapılan çağrılardan söz etti ve “nitekim, başka bir çözüm olmadığını düşünüyorduk” dedi.
O esnada Irak güçleri, Kuveytlilerin evlerini soyuyordu. Kamu mülklerini yaktılar ve aralarında Bedreddin'in de olduğu “grubun” bırakılacağı hapishanelerin kapıları açıldı.
Neden "Mustafa Bedreddin"?
Enis Nakkaş'a göre, "Çünkü onun bir geçmişi ve bir arka planı var, o direnişte üst bir mevkide ve onun Suriye'de rol oynadığına inanıyorlar ve bu, onların canını sıkan bir şey… Fakat ellerindeki bilgi doğru olmayabilir.”
Bedreddin'in adı Hizbullah'ın direniş çalışmasıyla bağlantılı, bu ise en açık ve halkın en fazla saygı gösterdiği tarafı teşkil ediyor. Bu yüzden bu tarafı etkilemek, düşman için önemli bir amaç.
Bedreddin'in doğduğu kasaba Gubeyri; aynı zamanda Uzai ve Haret Hreyk bölgeleri ile ötesini de iyi biliyor. Yaşamı, anlatılmasına henüz izin verilmeyen sırlarla dolu, tıpkı yoldaşı şehit lider İmad Muğniye gibi. Mustafa Bedreddin El-Fetih hareketinden eğitim gördü ve 1982 yılında İsrail işgalinin başamasından itibaren Siyonist düşmanla çatışmalara girdi. Meşhur Halde çatışmasında İsrail ordusuyla karşı karşıya gelen grubun içindeydi; bu çatışmada güney kapısından Beyrut'a girmesi engellendi.
"Savaşçı imgesinin yok edilmesi", yahut “karakter cinayeti” olarak bilinen şey, akademilerde “devrimci bir hareketle nasıl savaşılır” başlığı altında öğretilen bir yöntemdir.
Enis Nakkaş, “devrimci hareketlerle savaşma sanatı” hakkında bir şeyler okurken, İngiliz ordusu ile bağımsızlık isteyen İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu (İRA) arasında yaşanan şöyle bir hikaye okuduğunu anlatıyor: "İngilizler, devrimden sorumlu kişiyi tanımlamayı başardıktan sonra onu kaçırdı, öldürdü ve cesedini asitle eritti. Kaybolmasından sonra İRA destekçileri, onun tutuklanmış veya öldürülmüş olduğundan şüphe etti… Birkaç ay sonra ailesi, Kanada'dan onun adına para havaleleri almaya başladı. İngilizlerin amacı bu davanın destekçilerine, “devrimci liderin” örgütün parasıyla birlikte kaçtığını göstermekti ve Cumhuriyetçi İrlanda halkının bütünlüğünü itibarsızlaştırmak ve onlara duyulan güveni sarsmak yoluyla, örgütün ABD'deki destekçilerinden aldığı finansmanı kesmek istiyordu. İngilizler aynı zamanda İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu'nu, devrimci liderin parayla birlikte kaçtığına ikna etmeyi başardı, birlikler arasında kaos yarattı ve bu hikaye, daha ileride yayınlanacak haberler tarafından açığa çıkarılıncaya kadar gizli kaldı."
Karakter cinayetininin, fiziksel cinayet ihtiyacını ortadan kaldırdığı söylenir. Fakat bu, Mustafa Bedreddin örneğinde uygulanmadı, çünkü İsrail onu öldürmeden rahat etmeyecektir. O her zaman için kıymetli ve istenilen avdır.
Bir söylem analizi uzmanının izahatına göre bu yöntem, “sosyal olarak yıkılması istenen, tanınan bir kişiye karşı ahlaksız bir şekilde, genel ahlaki terimleri kullanır. Din, ahlak, terörizm ve ulusal ihanet burada siyasi muhaliflere karşı, kişinin halkı arasında veya kamuoyunda sahip olduğu ahlaki değeri lekelemek için kullanılır.”
“Siyasi cinayet” olarak tanımladığı şeyin istihbarat aygıtları tarafından teşvik edildiğini, bazı parlak sloganların arkasındaki gündemlerini gizleyen medya kuruluşları ve kurumlar tarafından ifa edildiğini söyleyen uzman, şunları ekliyor: "Mustafa Bedreddin örneğinde, ahlaki cinayetin Hizbullah düşmanları tarafından, Hizbullah yanlısı insanların sahip olduğu model imge açısından onları sosyal açıdan yıkmak amacıyla kullanıldığı açıktır.”
Karakter cinayeti, “fiyaskonun” kanıtıdır
Nakkaş, karakter cinayetinin bir fiziksel cinayeti gerçekleştirmedeki başarısızlığı gizlediğini ortaya koyuyor. İsrail, “Bedreddin”i infaz etmeyi başaramadığını kabul ediyor, bu yüzden de “böyle özelliklere sahip bir adamın hayatta kalmasının onun öldürülmesinden daha iyi olduğunu” söylemeyi amaçlayan bu tür karalayıcı haberler pompalıyor.
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, şehitlerin oğullarının mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Henüz fiziksel suikastla ulaşamadıklarını, ahlaki düzeyde öldürmek için çalışıyorlar. Kardeşlerimize, liderlerimize ve savaşçılarımıza odaklanan, onların kişisel, ahlaki, finansal ve davranışsal düzeylerde suçlandıkları uzmanlaşmış İsrailli web siteleri ve istihbarat sisteleri var. Bu, direniş faaliyetindeki, fedakarlık ve başarılardaki geçmişi özel önemde olan bazı liderlerin fiziksel olarak öldürülememesinin ardından onlara yöneltilen ahlaki suikastın parçası olarak gerçekleşiyor."
El-AMAN Stratejik Çalışmalar Ağı Koordinatörü, sözlerini şöyle sonlandırıyor: "Belki medya propagandası ve her gün yapılan enformasyon pompalaması, takipçinin bilinç altını etkilemiştir, ancak önemli olan şey bu tür pompalamaların direniş yanlısı halkın gençleri üzerinde hiçbir etkisinin olmamasıdır. Her gün tanık olduğumuz başarılar ve fedakarlıklar, bu grubun liderliğine ne kadar güvendiğini kanıtlıyor. Halk düzeyinde bile, sürdürülen şeyin ahlaken hedef alma saldırısı olduğu ve bunun direnişe karşı yürütülen savaştan farklı bir yöntem olduğu hakkında bir farkındalık var. Halkın bilincinde direnişin güçlü bir varlığının olduğunu hissedebiliyoruz, bu ise en iyi durumda olduğumuzu hissettirerek bizi memnun ediyor."
medyaşafak
SİYONİST REJİM, 14 Eylul 2015 15:40
Yorumlar (0)