Bölgesel durumu değerlendiren İran Dışişleri Bakanı Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Eski Yardımcısı Hüseyin Emir Abdullahiyan şu açıklamalarda bulundu: “Bölgede son beş yılda gerçekleşen gelişmeler, Siyonist rejimin ve tekfirci terörizmin bölge ülkelerini harabeye çevirme girişimleri, uçuk miktarda harcamalar yapılmasına rağmen sonuç olarak direnişin konumunu ön plana çıkardı ve direnişi güçlendirerek sağlamlaştırdı.”

Kudüs gününün, direnişin doruğa ulaştığı günün tecellisi olduğunu belirten Abdullahiyan şöyle ekledi: Bugün Filistin, Lübnan ve bölgedeki direniş ekseni, bölgede istikrar ve güvenliğin sağlanmasına yardımcı olmada en belirleyici role sahiptir.

Hizbullah, Suriye halkına, ordusuna ve hükümetine yardım ederek, teröristlerin Suriye’nin kaderiyle oynamalarına ve gayri meşru Siyonist rejimin isteklerini gerçekleştirmelerine izin vermedi.

Siyonistler, İslami ülkelerin düşmanı sayılmaktadır. Dolayısıyla bu ülkelerin Tel Aviv ile ilişki kurmaları da hatadır.

Tel Aviv ile gizli ilişkileri bulunan bu ülkelerden bazılarının sonunda bu stratejik hatalarının kurbanı olacaklarına vurgu yapan Abdullahiyan şöyle ekledi: Bugün tekfirci terörizm ve gayri meşru Siyonist rejim, zorba düzenin hizmetinde olan makasın iki ağzı gibidirler.

Tahran, direniş eksenine verdiği güçlü desteğini sürdürecektir ve onun, bölgenin barış, istikrar ve güvenliği için ve madalyonun iki yüzü olan terörizm ve Siyonizm’in makamperestliği ile mücadele için hayati öneme sahip olduğuna inanıyor.

tesnim