KUDÜS VE GENÇLİK Kudüs davası iki açıdan önemlidir. İlk olarak bütün Müslümanlar için ortak ve asli düşman olan Siyonistleri her daim akılda tutmamızı sağlar. İkinci olarak ise, ilk kıblemiz ve dolayısıyla ortak değerimiz olması hasebiyle Müslümanlara Mescid-i Aksa çevresinde birlik olabilme imkanı bahşeder. Belki de Kur'an'ın "çevresini bereketli kıldığımız" demesi bunun içindir. Yani gönlü, zihni, performansı Kudüs'e yönelmiş bir toplumun, bu yönelişi, içinde hiç de beklemediğimiz başka ilahi lütuflar barındırmaktadır.

İfade etmiş olduğumuz bu iki gerekçe haddizatında Müslümanların bugün içinde bulundukları en önemli iki soruna da işaret etmektedir: Bölünmüşlük ve asli düşmanımızı unutarak, her grubun/hizbin kendince farklı düşmanlarla uğraşması. Düşmanın doğru tespit edilememesi, Müslümanların kimi zaman kendi içlerinde yapay düşmanlar edinmesine ve kendi içlerinde çatışmasına da sebep olmakta; duygu, düşünce, zaman ve emek israfını peşi sıra getirmektedir.

Kudüs davası, Müslümanların mezhepmerkezci, etnikmerkezci ve hizipmerkezci bakış açılarından kurtularak daha bütüncül, evrensel ve ümmetmerkezci bir perspektife sahip olması açısından hayati derecede önemlidir. Kudüs Davası'nı İslam Ümmeti'nin en önemli sorunu olarak gündemin ilk sırasına yerleştirmek, Müslümanların bugün bizatihi yaşıyor oldukları ikinci dereceden önemli sorunların çözümüne de kaynaklık edecektir.

Bu sebeple Amerika, İngiltere ve İsrail'in başını çektiği İslam düşmanları Kudüs davasını Müslümanların gündeminden çıkarabilmek için yoğun bir çaba sarfetmektedir. Müslümanların önüne uğraşacakları sahte/yapay sorunlar koymakta ve bu sorunların merkezileşmesiyle Kudüs Davası önemini kaybetmekte ya da ikincil bir ilgi alanına yerleştirilmektedir.

Kudüs Davasını merkezi bir gündem olarak canlı tutmak diğer sorunlarımızın çözümüne nasıl kaynaklık edecektir? Özellikle gençlerimizin Kudüs bilincine sahip olması, bugün gençlerimizi kuşatan sorunların çözümüne nasıl katkı sağlayacaktır? Bunu biraz açmakta fayda var.

1. İlk olarak Kudüs davası, gençlere bir misyon, bir ideal ve yön bilinci kazandıracaktır. Gençlerimizin bugün en önemli sorunlarından biri yönsüzlük ve gerçekçi bir amaca sahip olamamalarıdır. Gençlerimizin, Kur'an'ın "sizin en şedid düşmanınız" dediği yahudilerin işgalinden, yine Kur'an'ın "çevresini mübarek kıldığımız topraklar" dediği Mescid-i Aksa'yı kurtarmak gibi bir misyon ve dava bilincine sahip olması gençlerimizin hayatına esaslı bir anlam katacaktır.

2. Gençlerimizin Kudüs Davasıyla ilgilenmesi, onlara siyasi bir basiret kazandıracak, küresel ve bölgesel ölçekte oynanan oyunların farkına varmalarını sağlayacaktır. Gençlerimiz, Kudüsle ilgilendikçe, Türkiye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Mısır'da vs. yaşanan gelişmelerin Kudüs'ten bağımsız olmadığını göreceklerdir. İlk bakışta birbirinden bağımsız gibi görünen bazı olayların bile Kudüsle doğrudan bir bağlantısının olduğunu farkedeceklerdir. Örneğin, Mısır'da Muhammed Mursi'ye karşı yapılan darbenin arkasında İsrail'in olduğunu gördüklerinde, darbenin finansörü Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkiyi de sorgulayacaklardır.

3. Kudüs Davası, slogan düzeyinde bir duygusallıkla sürdürülebilir bir dava değildir. Gençlerimiz Kudüs Davasıyla ilgilenmenin ciddi bir bilgi birikimi, dikkatli bir takip ve entellektüel bir donanım gerektirdiğini de farkedecek ve çok farklı alanlarda okuma ihtiyacı hissedeceklerdir.

4. Gençlerimiz gerçek ve asli düşmanlarını tanıyacaklardır. Hiç bir düşmanın siyonizm kadar tehlikeli olmadığını görecekler ve hatta bugün İslam dünyasını kuşatan dünyevileşmenin/parçalanmanın/ahlaki erozyonun arkasında siyonistlerin de parmak izleri olduğunu farkedeceklerdir. Gerçek düşmanı tanımak, kuklayı değil, kuklacıyı görmelerini beraberinde getirecektir. Gerçek düşmanı gölgeleyen sahte düşmanlarla uğraşmayı bırakıp, enerji ve birikimlerini asli düşmanlarına yönelteceklerdir.

5. Kudüs Davası azim bir ahlak gerektirir. Sabır, fedakarlık, dayanışma, kanaatkarlık, infak, iysar, iffet, merhamet, adalet gibi ahlaki faziletlerle tezyin olmayı gerektirir. Bununla birlikte ibadetlerde hassasiyet ve şuur sahibi olmayı iktiza eder. Zira Kudüs'ü dava edinmiş birisi, Kudüs'ün miraçtan ve namazdan ayrı düşünülemeyeceğini bilir.

6. Kudüs Davası, Müslümanları zorunlu olarak vahdet şuuruna yöneltir. Kudüs'ü dava edinmiş her bir yürek, Mescid-i Aksa'nın kurtuluşunun Müslümanların vahdetinden, birbirleriyle "kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf tutmalarından" geçtiğini bilir. Kudüs demek birlik demektir, kardeşlik demektir, ümmet olmak demektir.

Yazımızın sonunda Erbakan Hoca'nın altını çizdiği tarihi bir vakıayı aktarmak yerinde olur.

Merhum Erbakan Hoca'nın siyasi yaşamı aynı zamanda Kudüs Davası'na vakfedilmiş bir yaşamdır. Erbakan Hoca Osmanlı'nın yıkılması ve birinci cihan harbinin çıkarılmasının amacının da İsrail devletinin kurulması olduğunu belirtir.¹ Bu bakımdan son yüzyıldaki bütün siyasi gelişmelerin odak noktasında İsrail'in kurulması ve İsrail'in güvenliği yer almaktadır. Gençlerimizin yakın tarihi ve bugünü doğru bir şekilde okuyabilmesi de Kudüs bilincine sahip olunmasıyla yakından ilişkilidir.

İslam ümmetinin ve bütün insanlığın huzur ve felahı Kudüs bilinciyle yetişmiş, Kudüs bilinciyle yaşayan gençlerin eliyle gerçekleşecektir inşaallah...