Filistin İslami Cihat Hareketi Lideri Halit El-Bataş, Tahran’da düzenlenecek olan Filistin İntifadasını destek toplantısının birkaç gün öncesinde El-Meyadin kanalına verdiği röportajda şunları söyledi:‘Biz İran’daki kardeşlerimizden Filistin İntifadasını destek toplantısı düzenlemelerinden dolayı teşekkür ediyoruz.
İran kadar İntifadayı destekleyecek başka ülkelerin de olduğuna inanıyorum. Bu yani onların Filistin’deki direnişi ve inkılabı desteklediklerini ve ona bağlı olduklarını göstermektedir.
Biz Filistinliler bu tip toplantıların Filistin halkının kendilerini yalnız hissetmemesine, İslam ve Arap ülkelerinin desteğinin onların yanında olduğunu düşünmelerini sağladığına inanıyoruz.’
Halid El-Bataş İran’ın güçlü ve etkili desteğinden dolayı teşekkür ederek şu ifadelerde bulundu: ‘İran’dan Filistin meselesine olan desteklerinden ötürü teşekkür ederken, İran ve kardeş Arap ülkelerinden daha fazla destek beklentisi içerisindeyiz ve bu Arap ülkelerinin de İran’daki Filistin İntifadasını destek konferansını ve bu kardeşlerimizin yaptığı gerekli desteği örnek almalarını umut ediyorum.
Arap ülkeleri coğrafyaların yakın olması ve gerekli kapasiteler nedeniyle Filistin meselesi ve Filistin’e destek konusunda daha fazla şey yapabilirler. Bu yüzden bu ülkelerin şimdiye kadar medya ya da siyasi olarak Filistin meselesini destek konusunda yapabilecekleri şeyleri yapmamalarına çok şaşırıyorum. Fiili olarak yapılan şey sadece boş konuşmalardır. Biz mezhep savaşı için milyar dolarlar harcayan bu ülkelerin askeri ve mali desteği konusunda yaşanan bütün bu tantana ve kargaşaların değişeceğini umut ediyoruz.’
Halid El-Bataş İslami Cihat Hareketi ve İran İslam Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler hakkında şunları söyledi: ‘İslami Cihat Hareketi ve İran ya da diğer ülkeler arasındaki ilişki, bilinç ve anlayış temellerine dayanmaktadır. Biz ilk günden itibaren bizim herhangi bir ülke ya da hükümet sistemi ile olan ilişkilerimizin o ülke ve sistemin Filistin meselesine yakınlığı ile aynı orantıda olduğunu söyledik. Bu bizim pratikteki standardımızdır. İran şimdiye kadar, hükümeti, rehberi ve halkı olarak Filistin meselesinin yanındaydı ve her türlü desteği sağladı. Bu yüzden İslami Cihat da İran’a doğru hareket edecektir. Bir Arap ya da İslam ülkesi İran kadar adım atmıyorsa, İslami Cihat da o yöne hareket etmeyecektir. İslami Cihad’ı farklı kılan konu, bu hareketin aydın görüşüdür. İran halkının 1979 yılındaki zaferinden ve özellikle Siyonistleri dışarı atıp onların Büyükelçiliğini kapatarak orayı Filistin Büyükelçiliği olarak değiştirdiği günden beri, İslami Cihat Hareketi İran’a Filistin meselesine yardım edebilecek bir ülke gözüyle bakmıştır.’
Halid El-Bataş Filistin meselesine olan desteğinden dolayı İran’a övgüde bulunarak şunları söyledi: ‘İran, Filistin meselesine etnik ve mezhepsel boyuttan daha öte bir bakışla baktı ve biz de İslami Cihat olarak Filistin meselesinin ihtilaflara sebep olacak bu küçük konulardan daha üstün olduğuna inanıyoruz. Biz Filistin’i merkezimiz karar kıldık ve bu konu İslami Cihad’ı İran ile doğrudan siyasi ihtilaflardan uzaklaştırdı. Ama İran’a yaklaşan başka kişiler ondan uzaklaştılar ve bunu bulanık ve karanlık bir görüşle gerçekleştirdiler. Biz açık bir şekilde Arap ülkelerinin iç işlerine müdahale etmeyeceğimizi ve o ya da bu rejimle çatışmayacağımızı söyledik. Halkımız Yermük kampına sığınmışken biz Şam’ı terk edemezdik. Halkımız Mısır’da bulunurken, biz Mısır’ı terk edemezdik.’
Halit Bataş: Sınır düşmanı ve gerçek düşmanla savaş, İsrail ile savaştır
Halit Bataş “ılımlı Arap ülkeleri” olarak adlandırılan eksende bulunan ülkeleri eleştirerek, Arap ülkeleri ve ılımlı Arap ülkeleri ekseninde bulunan ülkelerin Filistin meselesinden dolayı Amerika ile mücadeleye girmeye hazır ve cesaretleri olmadığını ama buna karşılık olarak İran’a karşı düşmanca bir tutum sergilemenin ve Amerika’nın bu alandaki bir çağrısının onlar tarafından kabul edildiğine değindi ve şunları söyledi: ‘Bu ülkelerden bazıları bu durumu kabul etmekte ve bazıları da İran’a karşı düşmanca tutum sergilemede Amerika’nın yanında yer almaktadır. Bu ülkeler ilk sıradaki düşmanlarının Siyonistler değil, İran olduğunu açıkladılar. Başka bir tabirle, Amerika’nın bu tutumu bazı Arap ülkelerinin yaklaşımı ile kesişmektedir.’
Halid El-Bataş Arap liderlerinin ve hükümetlerinin Amerika’ya umut beslemelerini eleştirerek şu ifadelerde bulundu: ‘Her halükârda beyaz Saray’a umut beslenemez. Bazıları Obama’dan medet umuyorlar ama Obama gitti ve bu ülkelere bir şey vermemekle birlikte Condoleezza Rice’ın kasıtlı komplolarını onlara miras bıraktı. Geleceğini Donald Trump’a bağlayan bir kişi, Amerika’yı desteklediğini garantilemek için bir para kesesi ya da petrol kuyusu hazırlamalıdır.
Gerekli olan şey, Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri güçlendirmek, Filistin meselesine merkezi bir mesele olarak geri dönmek ve İran ile barışmaktır. Bunun sonucunda da Amerika ne Filistin için ne de herhangi bir Arap ülkesi için alternatif olacaktır.
Hiçbir şey imkânsız değildir. Eğer Arap yetkilileri Amerika’nın onların destekçisi olmayacağı ve amacının sadece Arap ülkelerinin servetini yağmalamak olduğu ve Arap ümmetinin kaynaklarını Amerika’nın menfaatleri ve Siyonist Rejimin güvenliğini sağlamak için kullanmak istediği konusunda bizle aynı kanıya varırlarsa, işte o zaman bir Arap liderliği şekillenecektir ve bu sayede ilişkilerimizi en iyi şekliyle, Arap menfaatleri doğrultusunda geliştirebiliriz.’
tesnim