Lübnanlı Yazar İslami Cihad Liderinin Açıklamalarını Değerlendirdi

Lübnanlı yazar Kasım Kusayr, İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ramazan Abdullah Şallah'ın "Nekbe" felaketinin 69. yıldönümünde yaptığı açıklamanın ve hareketin askeri kanadını temsil eden Kudüs Seriyelerinin İsrailli düşmana verdiği mesajın "direnişin gücünü ortaya koyar nitelikte" olduğunu ifade etti. 

Görüntülenme: 2184 Tarih: 17 Mayıs 2017 03:27
Lübnanlı Yazar İslami Cihad Liderinin Açıklamalarını Değerlendirdi

Kusayr Şallah'ın ortaya koyduğu tavır ve ilkelerin direnişin ve cihadın doğru yolda olduğunun bir ifadesi olduğunu, İslami Cihad Hareketi'nin şartlara göre değişmeyen ilkeleri sayesinde direnişin karşı karşıya olduğu sorunlarla mücadele edebilecek, Filistin davasını, Filistin halkını ve topraklarını tasfiye etmeye çalışanlara karşı koyabilecek güce sahip olduğunu vurguladı. Kasım Kusayr, Ramazan Şallah'ın yaptığı açıklamalarda da gösterdiği üzere, İslami Cihad'ın İsrail'i tanımama, Filistin'in tek bir karışından bile vazgeçmeme hususunda kararlı olduğunu, Şallah'ın ortaya koyduğu bu tavrın her ne gerekçe ile olursa olsun belli hususlarda taviz veren Filistinli gruplara bir cevap niteliğinde olduğunu belirtti. İslami Cihad Hareketi'nin Filistinli gruplar arasında barışın sağlanması, anlaşmazlığın sona ermesi, Filistin davasına olan yaklaşımların ortak bir noktaya doğru taşınması hususunda özel gayret ortaya koyduğunu ifade eden Lübnanlı yazar, İslami Cihad Hareketi'nin 2006 yılından beri özellikle de Hamas ve Fetih hareketleri arasında barışın tesisi için çalıştığını söyledi. Şallah'ın bu anlamda ortaya koyduğu çabaların Filistin'i içerisinde bulunduğu dar boğazdan kurtarmaktan başka bir amacının olmadığını, ancak Fetih ve Hamas hareketlerinin bu amaca hizmet ettiği hususunda şüpheli olduğunu da belirtti. Şallah'ın açlık grevine giren Filistinli esirler için "Direniş esirleri asla ölüme terk etmeyecektir" şeklindeki ifadelerini de değerlendiren yazar "esirler" hususunun hareketin öncelikleri içerisinde yer aldığını, Kudüs Seriyelerinin ve Filistin direnişinin esirler konusundaki taleplerini dayatabilecek güce sahip olduğunu vurguladı. Şallah'ın "Gazze barut fıçısı gibi... Eğer patlarsa hiç kimseden ve hiçbir şeyden eser kalmaz!" şeklindeki açıklamalarını değerlendiren yazar, ifadelerin net olduğunu, şayet Gazze'yi hedef alan bir saldırı düzenlenirse bu saldırının yeni olayların patlak vermesine yol açacağını, olası bir saldırı halinde Filistin ve Lübnan'daki direnişin büyük bir savaşın içerisine gireceğini belirtti. Yazar bu bağlamda İsrail'in Amerika'nın da örtülü desteği ile Gazze'yi ve Lübnan'ı hedef alan yeni bir savaşa hazırlandığı hususunda verilerin olduğunu ifade etti. Kudüs Seriyelerinin Gazze'de hem meydan savaşında hem de füze saldırılarında gücünü ortaya koyduğunu, son yaşanan 2014 Savaşı'nın İsrail'in direnişe karşı koyabilecek güce sahip olmadığının bir ifadesi olduğunu ve direnişin her geçen gün büyüyerek geliştiğini ifade etti. Filistin davasını tasfiye etme planları kapsamında Trump'ın bölgeye düzenlediği ziyareti değerlendiren Kusayr, direnişin bu çabalara karşı koyabilecek güce sahip olduğunu ve direnişin sürprizlere alışkın olduğunu vurguladı. Trump'ın başkanlığını yaptığı Amerikan yönetiminin Filistin halkını, özellikle de yönetim üzerinden taviz vermeye zorladığını, ancak Filistinlilerin direniş üzerinden buna karşı koyacağını ifade eden yazar İsrail'in en başından beri yönetime elle tutulur teklifler getirmediklerini, yalnızca Filistin halkı nezdinde hiçbir değeri olmayan ve asla uygulamaya geçirilmeyen teorik değişikliklere gidildiğini ifade etti. Yazar İsrail'in geçmişte olduğu gibi bugün de 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletini asla kabul etmeyeceğini vurguladı. Filistin yönetiminin ya da Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin Filistin'in içerisinde bulunduğu durum dolayısıyla Amerikan yönetiminin de dayatmasıyla yeniden müzakere masasına oturmasından ya da sunulan çözüm önerilerini kabul etmesinden yana endişeli olduğunu ifade eden yazar, İsrail ve Amerika'nın sunduğu tekliflerin Filistin halkının haklarını geri iade edecek içerikte olmadığını belirtti. Filistin halkının çok zor şartlar altındayken 1993 yılında Oslo Anlaşmasını imzalamaya mecbur bırakıldığını, o gün bugün sahip olduğu imkanlara sahip olmadığını belirten Kusayr, bugün Gazze ve Filistin'in dört bir yanındaki direnişinin müzakere masasında dengeleri değiştirecek güce sahip olduğunu ifade etti. Nitekim İslami Cihad lideri de Pazartesi yaptığı açıklamada hareketinin Filistinli esirleri ölüme terk edip eli kolu bağlı oturmayacağını vurgulamıştı. İslami Cihad Hareketi'nin bedeli ne olursa olsun "Filistin'in tamamının özgürlüğü" hususunda kararlı olduğunu, Filistin'in bir karış toprağından dahi taviz vermeyeceklerini ve asla silah bırakıp İsrail'i tanımayacaklarını ifade eden Şallah "İsrail'i tanımak Filistin'den ve Filistin'in gerçek sahiplerinden vazgeçmek anlamı taşıyacaktır" şeklinde konuşmuştu. Kudüs'ü ve yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olan Mescid-i Aksa'yı savunmak, kahraman esirlerle dayanışma halinde olmak için intifada hareketinin canlanması ve geniş kitlelere yayılmasının önemine vurgu yapan Şallah özellikle FKÖ'nün "ulusal sözleşme"den vazgeçmesinin ardından Filistin halkının temel değerlerini, mücadele yolunu ve tercihini belirleyen yeni bir sözleşmeye ihtiyaç duyduğunu belirtmişti. Ramazan Şallah Filistin Halk Kurtuluş Cephesi İsrail'i tanıma kararından vazgeçmediği sürece Filistin topraklarında anlaşmazlığın sona ermesinin ve barış anlaşmasının sağlanmasının mümkün olmadığını da vurgulamıştı. İslamianaliz

Yorumlar