Ankara Mazlumder :''Kudüs’ün Dirilişi Ümmetin Vahdetinden Geçer''

MAZLUMDER Genel Merkez ve Ankara Şubesi her sene olduğu gibi bu yıl da üye, gönüllü ve Filistin dostlarıyla beraber Siyonist Elçilik Konutu önündeydi.  

Görüntülenme: 2120 Tarih: 11 Temmuz 2015 12:39
Ankara Mazlumder :''Kudüs’ün Dirilişi Ümmetin Vahdetinden Geçer''

MAZLUMDER Genel Merkez ve Ankara Şubesi her sene olduğu gibi bu yıl da üye, gönüllü ve Filistin dostlarıyla beraber Siyonist Elçilik Konutu önündeydi.

‘Ortadoğu’nun özgürlüğü Kudüs’ün özgürlüğünden geçer.’

Basın açıklaması öncesinde MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal yaptığı açılış konuşmasında, Kudüs’ün özgürlüğünün Filistin’in özgürleşmesiyle mümkün olacağını vurgulayarak, “Kudüs özgürleşmeden Filistin özgürleşemez, Filistin özgürleşmeden Ortadoğu özgürleşemez, Ortadoğu özgürleşemeden özgürlükten bahsedilemez.” dedi.

Topluluk adına basın açıklamasını MAZLUMDER Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Işıktekinerokudu. Açıklamada birçok medeniyet için Daru’s Selam olan Kudüs’ün, Siyonist İsrail’in Filistin’i işgaliyle yerini sayısız ölüme ve ilticaya bıraktığına dikkat çeken Işıktekiner, “Siyonist çete, 67 yıllık varlığını borçlu olduğu terörist eylemlerle yalnızca Filistin topraklarında değil bütün bölgede barışı tehdit etmekte, huzuru bozmaktadır.” diyerek Müslüman devletlerin bu işgal karşısında Filistin için şimdiye dek dişe dokunur bir adım atmadıklarını belirtti.

‘Kudüs, Yahudi dininin şehri yapılmak istenmektedir, bu düpedüz ırkçılıktır!’

İşgalci İsrail’in Filistin’de uyguladığı ambargoya, zor şartlar altında hapishanelerinde tutulan 6 bin Filistinliye ve dışarıdan getirilen Yahudilerle ülkenin demografik yapısının alt üst edildiğine vurgu yapan Işıktekiner “Siyonist işgalciler ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın altında, kesintisiz bir şekilde kazılara devam etmekte ve herkesin şehri olan Kudüs'ü sadece tek bir dinin, Yahudi dininin şehri haline getirmek istemektedir. Bu tutumun düpedüz ırkçılık olduğu aşikârdır ve ırkçılık, uluslararası hukukun en büyük suçlarından biridir.” dedi.

‘Kudüs Günü, mustazafların müstekbirlere karşı direniş ve başkaldırı günüdür’

Işıktekiner, Kudüs Günü’nün sırf Kudüs'e münhasır bir gün olmadığını, aynı zamanda mustazafların müstekbirlere karşı direniş ve başkaldırının da günü olduğunun altını çizerek “. Kudüs diyorsak; Yemen'de bombalanan camileriyle, Suriye'de mültecileriyle, Pakistan'da darağaçlarıyla, Mısır'da zindanlarıyla bir Kudüs. Myanmar'da, Kürdistan'da, Doğu Türkistan'da, Patani'de zulme uğrayan Müslüman halklarıyla Kudüs.” ifadelerini kullandı.

Dillerin ve dinlerin farklı renklerine tahammül edildiği özgür bir Kudüs'ün hasretle beklendiğini belirten Işıktekiner, “Her şeye rağmen Kudüs; ümmeti, mazlum ve mustazaf halkları emperyalistlere, siyonistlere ve onların işbirlikçilerine karşı ayaklandıracak bir motivasyon olmayı sürdürecektir.” sözleriyle açıklamasına son verdi.

Eylemde ‘Siyonist İşgal Rejimi’ne Karşı Direnen Filistin Halkının Yanındayız’, üzerinde Hanzala çizimi bulunan ‘Bir Sürü Çocuğu Öldürdüler’ yazılı pankart ve ‘Filistin Halkı Yalnız Değildir’, ‘Her Bijî Berxwadenê Filîstîn’, ‘Filistin’e İhanet Etme! İsrail’le Ticari İlişkilere Son’ dövizleri taşınırken, eylem boyunca ‘Yaşasın Filistin Dayanışmamız’, ‘Siyonistler Yenilecek, Direnen Filistin Kazanacak’, ‘Katil İsrail Filistin’den Defol!’, ‘Ümmetin Vahdeti Siyonizmi Yenecek!’ sloganları atıldı.

Basın açıklamasından sonra, Siyonist İsrail’in ambargo altında tuttuğu Filistin’e insani yardım götürmek için Yunanistan’dan yola çıkan insani yardım taşıyan gemilere yönelik baskı ve engellemelerini protesto etmek isteyen katılımcılar tarafından Siyonist Elçilik Konutu’na doğru temsili gemiler yüzdürüldü.

Basın açıklaması ve temsili gemilerin yüzdürülmesinin ardından topluluk, hep birlikte iftarını açtı.

Basın açıklamasının tam metni şu şekilde:

Kudüs’ün Dirilişi Ümmetin Vahdetinden Geçer!

Tarih boyunca farklı din ve inanışların bir arada yaşadığı bir ihtiram evreni olan Kudüs, aynı zamanda birçok medeniyet için bir ‘Barış Yurdu’ yani Daru's Selam olmuştur. Ancak 1947 yılında Birleşmiş Milletlerin Kudüs' ü uluslararası bölge ilan etmesinden bir sene sonra İngilizlerden şehrin anahtarlarını teslim alarak kurulan Siyonist devlet, 1967' de Doğu Kudüs'ü de işgal ederek şehrin tamamını gasp etmiştir. Bütün bu süreç boyunca, Kudüs topraklarında yüzyıllardır süren barış yerini sayısız ölüm ve ilticaya bırakmış, Filistin halkı ise haklı mücadelesinden bir adım geri atmamış ve yıllar boyu süren direnişini devam ettirmiştir.

Çok iyi biliyoruz ki bölgedeki bütün politikalar küresel güçler tarafından siyonist işgalcinin güvenliği çerçevesinde şekillendirilmektedir ve siyonist çete, 67 yıllık varlığını borçlu olduğu terörist eylemlerle yalnızca Filistin topraklarında değil bütün bölgede barışı tehdit etmekte, huzuru bozmaktadır. Bölgedeki Müslüman devletler şimdiye dek Filistin Halkı için dişe dokunur bir adım atmamışlar ve yalnızca "sahte mümin Avrupalı" kimlikleri ile siyasî çıkarları çerçevesinde olaya dâhil olmuşlardır.

Bizatihi terörist bir organizasyon olan işgal devletinin, Gazze' de dokuz yıldır uyguladığı ambargoyu sürdürdüğü, Batı Şeria'da her gece evlere baskınlar düzenlediği ve hâlâ zindanlarında zor şartlar altında yaşam mücadelesi veren altı bin Filistinli’yi esir tuttuğu bilinmektedir. Ayrıca ithal Yahudi yerleşimciler getirerek demografiyi de alt üst etmeye devam eden Siyonist işgalciler ilk kıblemiz Mescid-i Aksa'nın altında, kesintisiz bir şekilde kazılara devam etmekte ve herkesin şehri olan Kudüs'ü sadece tek bir dinin, Yahudi dininin şehri haline getirmek istemektedir. Bu tutumun düpedüz ırkçılık olduğu aşikârdır ve ırkçılık uluslararası hukukun en büyük suçlarından biridir. Bu hukuk tanımaz işgal devleti Gazze’ye uyguladığı ambargoyu sürdürürken öte yandan barışçıl ve zararsız yardım gemilerine müsaade etmemekte ve Gazze’ye olası her türlü insani yardımın önünü kesmektedir, Bütün bu baskı ve zulme rağmen tek vücut olarak ayakta duran Filistin mukavemeti bütün İslam dünyası için bir öğretmen olmuştur. 

Merhum İmam Humeyni'nin beyanıyla 1979 yılından beri her Ramazan'ın son Cuma'sı Kudüs Günü olarak kutlanmaktadır. Ancak Kudüs Günü sırf Kudüs'e münhasır bir gün değil aynı zamanda mustazafların müstekbirlere karşı direniş ve başkaldırı günüdür. Kudüs diyorsak; Yemen'de bombalanan camileriyle, Suriye'de mültecileriyle, Pakistan'da darağaçlarıyla, Mısır'da zindanlarıyla bir Kudüs. Myanmar'da, Kürdistan'da, Doğu Türkistan'da, Patani'de zulme uğrayan Müslüman halklarıyla Kudüs.

MAZLUMDER ve Filistin dostları olarak bizler, her sene olduğu gibi bu sene de iftarımızı Siyonist konut önünde yapıyor, dillerin ve dinlerin farklı renklerine tahammül edildiği özgür bir Kudüs'te buluşacağımız günü hasretle beklediğimizi ve bu güne ulaşmak için mücadelemizi yükselterek sürdüreceğimizi ilan ediyoruz. Her şeye rağmen Kudüs; ümmeti, mazlum ve mustazaf halkları emperyalistlere, siyonistlere ve onların işbirlikçilerine karşı ayaklandıracak bir motivasyon olmayı sürdürecektir.

MAZLUMDER adına

MAZLUMDER Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Işıktekiner

Haber: Sacide Uras

 

 

Yorumlar