İskenderun Dünya Kudüs Günü Platformu adına AGD İskenderun temsilcisi M. Zahid Demir'in okuduğu basın açıklaması sık sık ''Kahrolsun İsrail'', ''Kudüs'e Selam Direnişe Devam'', '' Gazze'ye Selam Direnişe Devam'', ''Siyonist Devlet Yıkılacak Elbet'' sloganlarıyla kesildi.
Basın Açıklamasının tam metni şu şekildedir:
KUDÜS GÜNÜ’NDEN KUDÜS İNTİFADASINA SELAM OLSUN!
Çok kıymetli hemşerilerimiz ve çok değerli basın mensupları!
Yüce Allah’ın selam, rahmet ve bereketi tüm Kudüs sevdalılarının üzerine
olsun.
Dünya Kudüs Günü münasebetiyle düzenlemiş olduğumuz basın
açıklamamıza hoş geldiniz. İskenderun Dünya Kudüs Günü Platformu olarak her
şeyden önce Kadir gecesinin başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam alemine ve
insanlığa barış, huzur ve saadet getirmesini Rabbimizden niyaz ediyoruz.
Ayrıca İstanbul’daki terör saldırısında hayatını kaybetmiş olan tüm
kardeşlerimize Cenab-ı Hak’tan rahmet ve yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Terörün
ve teröristin her türlüsünü bir kez daha lanetliyoruz. Söz konusu terör saldırısı
dolayısıyla 54. Hükümetin Başbakanı Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın şu
veciz sözünü kamuoyuna bir kez daha hatırlatmak isteriz. Kendileri yıllar önce: ‘’
Nerede terör saldırısı varsa onun arkasında mutlaka Siyonizm vardır.’’demişti.
Herkesin bildiği gibi bu tekfirci terör örgütünün de kurucusu İsrail ve onun
ağababalarıdır. Bu terör örgütünün şu ana kadar Siyonist İsrail’e karşı bir mantar
tabancası bile patlatmamış olması bu sözümüzün en büyük delilidir.
Aziz Kardeşlerimiz ve değerli basın mensupları! Bu seneki Dünya Kudüs
Günü’nü de büyük acı ve üzüntüler içinde idrak etmekteyiz. Çünkü Siyonist Rejim’in
ilk kıblemiz Mescid-i Aksa’ya ve burada ibadet etmekte olan Müslümanlara yönelik
saldırıları devam etmekte. Dünya Müslümanları ise Mescid-i Aksa’da ve Filistin’de
yaşanan olaylara ya kayıtsız kalıyor ya da gereken önemi vermiyor. Katil İsrail
rejiminin Mescid-i Aksa’yı zaman ve mekan olarak bölme ve Batı Yaka’daki
Müslümanları insafsızca katletme politikalarına karşı Filistinli gençlerin Ekim 2015’te
başlattığı 3. İntifada yani Kudüs İntifadası ya da diğer adıyla Bıçak İntifadası 9.
Ayına girmiş bulunuyor. Filistinli genç kızlar, genç erkekler ve çocuklar canları
pahasına Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı savunmaya devam ediyorlar.
Bizim için İstanbul, Edirne, Bursa, Konya, Diyarbakır, Urfa ne ise Bağdat, Şam,
Beyrut, Tahran, Kahire de odur.
Bizim için Mekke ve Medine nasıl mukaddes beldelerse aynı şekilde Filistin toprakları
ve Kudüs de mukaddes beldelerdir.
Efendimiz (sas), ilk kıblemiz olan ve işgal altındaki Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksa
için hepmize bir mükellefiyet yüklemiştir:
“Mescid-i Aksa’ya gidin ve içinde namaz kılın. Eğer oraya gidemez ve içinde namaz
kılamaz iseniz kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin’’
buyurmuşlardır.
Elbette burada zeytinyağı bir semboldür. Efendimiz(sas) henüz o zaman için
fethedilmemiş Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın önemini bildirmek bu hadisi beyan
etmiştir.
Zeytinyağı bir semboldür. Bize düşen tarih boyunca vahyin ve tebliğin merkezi olmuş
bir beldeye sahip çıkmaktır.
Evet, bugün Kudüs ve Filistin işgal altındadır. İsrail’in işgali altındadır. Emperyalizmin
hesabına çalışan tüm yayın organları ve merkezler Müslümanlardan bu işgali
unutmalarını istemektedirler.
Bizden Filistin ve Kudüs davamızdan vazgeçmemizi istemektedirler.
Bizden Mescidi-i Aksa’ya kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı göndermemizden
vazgeçmemizi istemektedirler.
Bizden ilk kıblemize sahip çıkmaktan vazgeçmemizi istemektedirler.
Bizden Batı Şeria’da ve Gazze’de İsrail namlularının ucunda yaşayan Filistinli
kardeşlerimizden vazgeçmemizi istemektedirler.
Ve bizden İsrail’in Mavi Marmara saldırısını, dokuz şehidimizi ve İsrail’in şehit ettiği
on binlerce Müslüman’ı unutmamızı istemektedirler.
Peki ya bizler ilk kıblemizi savunmak için ne yapıyoruz? Acaba Siyonistler
Mescid-i Aksa’mızı yıktıktan sonra mı aklımız başımıza gelecek? Bizler dünya
Müslümanları olarak Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın kurtarılması davasını birinci
gündem maddemiz yapmadıkça içinde bulunduğumuz bu durumdan kurtulamayız.
İsmail Haniye’nin de dediği gibi, Pusulamız Kudüs’ü göstermediği sürece içinde
bulunduğumuz sıkıntılardan kurtulamayız.
Eğer Avrupalıların Ortadoğu dediği bizim ise Batı Asya olarak adlandırdığımız
bu coğrafyada huzur ve barış istiyorsak, bunun yolu Siyonist İsrail devletinin ortadan
kaldırılmasından geçer. Terör devleti İsrail ancak güçten anlar. Tarih boyunca İslam
ülkelerinin gaflete düşerek Siyonist İsrail ile yaptığı her anlaşma, bu rejimi şımartmış
ve Müslümanlara karşı daha da saldırgan hale getirmiştir. Camp David ve Oslo
anlaşmaları bunun en açık delilidir. Katil İsrail Rejimi tarihinde yaptığı hiçbir
anlaşmaya bağlı kalmamış, ilk fırsatta verdiği sözleri ve anlaşma maddelerini
çiğnemiştir.
Bilindiği gibi Siyonist Rejim 2005 yılında Gazze’nin özgür bir toprak parçası
olduğunu resmen kabul etmiş olmasına rağmen, 10 senedir Gazze’yi denizden,
karadan ve havadan abluka altında tutmakta, Gazze halkını Hamas’a oy verdikleri
için cezalandırmaktadır. Şimdi biz buradan soruyoruz; Gazze geçici tedbirlerle ve
günlük yardımlarla daha ne kadar bu insanlık dışı ablukaya dayanabilir. Gazze
patlama noktasındadır. Gazze’de yaşayan 1 Milyon 800 bin Müslümanın %80’i sosyal
yardımlarla hayatını idame ettirmektedir. Siyonist İsrail, Gazzeli balıkçıların 6 milden
fazla açılmasını yasaklamaktadır. İşte bu yüzden ambargonun kısmi olarak kalkması
yeterli değildir. Gazze’ye uygulanan bu hukuksuz ambargo biran önce kalkmalı,
Gazze kendi ayakları üzerinde durmalı ve kendi zenginlikleriyle var olmalıdır. Ayrıca
Siyonist İsrail’in Gazze açıklarındaki doğalgazı gasp edip bunu Avrupa’ya satacak
olması da asla kabul edilemez bir gelişmedir. Vicdan sahibi herkesin bu hırsızlığa
karşı çıkması gerekir.
Biz Müslüman’ız, bir kardeşler topluluğuyuz ve üzerimize düşen uyarı vazifesini
yapıyoruz.
Bugün Irak’ı karıştıran, Suriye’yi karıştıran, ırkçılık ve mezhepçiliği kışkırtan, İslam
coğrafyasındaki kardeş kavgasını körükleyen güç Siyonizm’dir.
İsrail ile anlaşma yapmanın hiçbir gerekçesi olamaz.
Ankara, bu coğrafyada barışın tesisi için elbette Şam ile Bağdat ile Tahran ile Kahire
ile Beyrut ile bir masa etrafında oturup anlaşmalıdır. Ancak birbiriyle komşu her
Müslüman ülkeyi birbirine düşüren İsrail ile anlaşılacak bir husus yoktur.
Bu milletin ne vicdanı, ne inancı, ne de kimliği böyle bir anlaşmayı kabul edemez.
Biz, huzur ve barışı getirecek adımları, İsrail ile bir ve beraber olmakta değil, İslam
ülkeleri ve ezilen diğer ülkelerle birlikte olmakta görüyoruz.
Allah şahittir ki şehitlerimizin kemiklerini sızlatmamak için, üzerimize düşen uyarı
vazifesini yaptık.
Allah tüm Müslümanlara istikamet üzere yaşamayı ve can emanetini de bu halde
teslim etmeyi nasip etsin.
Allah bu mübarek Ramazan ayında başımızı önümüze eğdirmesin.
Allah bu mübarek günleri herkes için bir hidayet vesilesi kılsın.
Allah bu mübarek günleri kardeşlik, barış ve huzur vesilesi kılsın.
Bu duygularla aylardan beri verdikleri yüzlerce şehitle Kudüs İntifadasını
başlatan ve Mescid-i Aksa’yı savunan Filistinli, Kudüs’lü, Gazzeli, Batı Şerialı tüm
gençleri selamlıyoruz.
Bugün idrak etmekte olduğumuz Dünya Kudüs Günü’nde Şanı yüce
Rabbimizden Müslüman milletlere Kudüs’e sahip çıkacak bir basiret ve cesaret
vermesini niyaz ediyoruz.
SELAM OLSUN KUDÜS’E VE KUDÜS İNTİFADASINI SÜRDÜREN GENÇLERE!
SELAM OLSUN BOYNU BÜKÜK MESCİD-İ AKSA’YA VE İZZET SAHİBİ GAZZE
HALKINA!
VE ALLAH’IN LANETİ SİYONİST KATİLLERİN ÜZERİNE OLSUN!
İSKENDERUN DÜNYA KUDÜS PLATFORMU ADINA
M.ZAHİT DEMİR ( AGD İSKENDERUN TEMSİLCİSİ)