Esirler konusuyla yakından ilgilenen Re’fet Hamdune yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Cenevre Antlaşması'nın 86'inci maddesi inançları ne olursa olsun tutukluların dini ibadetlerini yerine getirecekleri mekanların oluşturulmasını ön görüyor. İşgal rejimi ve ona bağlı cezaevi idaresi yıllardır bu talebi dile getiren esirlerin talebini yerine getirmemiştir. Müslümanlara bunu çok gören işgal rejimi, Yahudi tutukluların hepsine bunu sağlamaktadır.”

İşgalcinin hukuksuzluğuna dikkat çeken Hamdune şunları söyledi: “Cezaevi idaresi esirlerin istedikleri İslami kitapların çoğuna izin vermediği gibi, Cuma hutbesini irad eden hatibin başka bölümlere gitmesine de engel çıkarıyor. Hatibi de bazen yaptığı konuşma ve verdiği hutbe nedeniyle cezalandırıp tek kişilik hücreye koymaktadır. Esirlerin teravih namazını birlikte kılmalarını engellediği gibi, Kadir Gecesi'ni ihya etmelerini de engellemektedir. Birlikte ibadet etmelerine izin verilmemesi üzerine esirler bu tür ibadetlerini dar hücrelerde yerine getiriyorlar.”

Esirlerin Ramazan'daki yemeklerine de değinen Hamdune şu bilgiyi verdi: “Ramazan ayında oruçlu olan esirlere yemeği hazırlayanlar Yahudi adli tutuklulardır. Bunlar son derece kirli insanlar ve temizliğe riayet etmiyorlar. Çoğu zaman da kasten kirli bırakıyorlar. Cezaevi idaresi ise sahur yemeğini saatler önce verdiği gibi, iftar için de yemeği öğleden sonra saat bir gibi veriyor. Bu durumda iftar ve sahur saati geldiğinde çoğu zaman yemekler bozulmakta ve bu durumda esirler kantinden fahiş fiyata yemek almak zorunda kalmaktadırlar.”

fiem