İntifadanın ne olduğunu bilen kaç üniversiteli gencimiz vardır? Ya da İzzettin El’Kassam ismi size neyi hatırlatıyor? Kubbet’üs Sahra’nın Mescidi Aksa olmadığıyla ilgili açıklama yapmak zorunda kalacağımız günlere geleceğimiz aklınıza gelir miydi? Söyler misiniz, bu sorulara verecek cevaplarınız canınızı ne kadar acıtıyor?
Fatih Tutkun
İki binli yılların başında Milli Görüş camiasının bölünmesinin ardından muhafazakarlaşma ve dünyevileşme ile birlikte toplumumuzun her konuda olduğu gibi Kudüs konusunda da hassasiyetlerinde azalmalar baş gösterdi. Başbakan Erdoğan’ın 2004’teki ABD ziyareti sırasında Amerikan Yahudi Komitesi’nden “cesaret madalyası” alması, ardından İsrail ziyaretleri, ŞimonPerez’in Türkiye ziyareti ve mecliste konuşturulması, İsrail’in OECD üyeliğine zemin hazırlanması, Heron anlaşmaları gibi birçok konu, tabanın Siyonist devlete olan bakış açısını da ciddi manada değiştirmiş oldu. İsrail’in Gazze’ye yönelik giriştiği katliamlara kınamanın ötesinde bir tepki verilememiş olması da tüm bu değişime tuzu biber ekti. “One Minute” çıkışı ve Mavi Marmara ile diplomatik ilişkilerin gerilemesi muhafazakarlar için gönülleri ferahlatan gelişmeler olsa da, ticaret hacminin yıldan yıla artması hükümetin bu konulardaki samimiyetinin sorgulanmasını da beraberinde getirdi. Hal böyleyken 15 yıllık bu süreç neticesinde İsrail ile yapılan anlaşmaya yüzde ellinin sessiz kalmasını anlamak açıkçası hiç de güç değil. Anlaşmada İsrail tarafının başkenti olarak Kudüs’ün yazılmış olmasının bile dikkate değer bulunup konuşulmaması ise tek kelime ile acınası bir haldir. Söz konusu anlaşmayla alakalı muhafazakar gazete ve yazarlardan tutunda, siyasetçilere ve sivil toplum örgütlerine kadar herkesin sus pus olması ülkedeki muhafazakarlaşmanın geldiği son noktayı görme açısından manidar bir tablodur. Görünen o ki, bu muhafazakarlaşmasekülerleşmeyi de beraberinde getirmiştir.
“Kahrolsun İsrail” diyebilmek…
Bugün hala Kudüs davasından bahseden birileri varsa onlar, eğitim programlarında ilk günkü gibi İsrail’in arzı mevud planlarını konuşan, bunun için önlemler almaya çalışan Milli Görüş kadrolarıdır. Sosyal medyada #kahrolsunİsrailtagına yazan birileri görürseniz bilin ki onlar Milli Görüşçüleridir. Ayrıca AGD, geçtiğimiz Şubat ayında İstanbul’da 105 ülkeden katılımcı ile “Ulluslararası Öğrenci ve Gençlik Hareketleri Kudüs ve Filistin Destek Birliği Konferansı” tertip etti. Her yıl buna benzer yapılan etkinlikler ile dünya Müslümanlarının Kudüs bilincini de diri tutmaya gayret etmektedir. Bu arada Kudüs için yapılan son marş, bu toplantı için üç dilde yapılan ve Kerem Sevil’in seslendirdiği “O Günü Bekle” marşıdır. Sanatçının Youtube kanalından dinleyebilirsiniz…
MİLLİ GAZETE
https://www.youtube.com/watch?v=JuCyo4Kw0bs