Ramazan Deveci yazdı: Kudüs gezi notları -1-

Kudüs hayallerimin şehri idi. Özgür Kudüs’te sabah namazı kılmak en çok yaptığım dua. Muhtemelen gerçekleşene yada ölene kadar en çok yaptığım dua olmaya devam edecek. 

Görüntülenme: 2484 Tarih: 03 Kasım 2016 02:57
Ramazan Deveci yazdı: Kudüs gezi notları -1-

Kudüs Gezi Notları…

Kudüs hayallerimin şehri idi. Özgür Kudüs’te sabah namazı kılmak en çok yaptığım dua. Muhtemelen gerçekleşene yada ölene kadar en çok yaptığım dua olmaya devam edecek.

Kudüs’e gitmeye karar verdiğimde, önce işgalci İsrail’i devlet olarak tanımış olma durumuna düşmenin kaygısını taşıdım. Kudüs bugün işgal edilmiş bir Filistin toprağı, ve Müslümanlar için mukaddes bir yer. Kudüs’e gitmek bir anlamda işgalci İsrail’i tanımak anlamına yorumlansa da diğer anlamda Kudüs bizim yurdumuz, Müslümanların kutsal mekanı ve biz Kudüs’ten vazgeçmeyeceğiz anlamına geliyordu. Yada ben bu niyetle Kudüs’e gitmek istiyordum.

Sosyal medyada yoğun bir şekilde işgalci İsrail karşıtı paylaşımlar yapan biri olarak Kudüs’e gitmeden öncelikle sosyal medya hesaplarımı dondurdum. 

Akabe vakfının organize ettiği seksen kişilik bir ekiple Mustafa İslamoğlu hoca ile birlikte Sıla turizmle Kudüs yolculuğumuz bir Çarşamba sabahı başladı. Saat 11:05’te kalkan uçaklarımız 13:30 civarlarında Telaviv havaalanına indi. Pasaport kontörlünde iki arkadaşımızı Türkiye’ye geri gönderdiler.  

Telaviv’den Kudüs’e geldiğimizde vakit akşama yaklaşıyordu. Otellerimize yerleşip akşam namazı için Mescid-i Aksa’ya gittik…

Otelimiz Filistinli Müslümanların işlettiği Mesicid-i Aksa’ya oldukça yakın şirin bir oteldi. 

Doğu Kudüs genel itibarla sur içinde bulunuyor sur içi hemen hemen tümü ile tarihi dokusunu koruyor. Mescid-i Aksa’da sur içinde ve doğu Kudüs sınırları içerisinde. Şehir surları yaklaşık 4 km uzunluğunda, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yapılmış. Sur içinde bulunan doğu Kudüs’te 4 mahalle bulunuyor. Müslüman, Ermeni, Hıristiyan ve Yahudi mahalleleri. Müslümanlar nüfus olarak dogu Kudüs’ün yarısını oluşturuyorlar. Diğer yarısı ise Ermeni, Hıristiyan ve Yahudi. 

Mescid-i Aksa’ya gitmek için Zehra kapısından giriş yaptık. Zehra kapısına Seher kapısı da deniliyor. Zehra kapısının yanından şehrin surlarına paralel giden cadde Kanuni Sultan Süleyman caddesi. Zehra kapısının karşısında ise Selahaddini Eyyubi caddesi var. Zehra kapısından girince Herot caddesine geliyorsunuz. Cadde deyince büyük bir cadde zannetmeyin tarihi eski bir sokak. Herot Hz. Zekeriya (as) döneminde Kudüs’ü yöneten Romalı yönetici. 

Herot caddesinden geçerek İşgalci İsrail askerlerinin kapısında nöbet tuttuğu Mescid-i Aksa’ya girdik. İşgalci İsrail askerlerinin varlığı Mescid-i Aksa’nın işgal altında olduğunu bir kez daha hissettiriyor insana ve yüreğinizi hüzün kaplıyor sol yanınızın acıdığını hissediyorsunuz. 

İşgalci İsrail askerleri varlıkları ile biz izin vermesek sizin için kutsal üç mescidden biri olan bu mescide giremezsiniz ey Müslümanlar diyorlar. Ve Cuma günleri hemen Kudüs’ün yanı başında bulunan El Halil’den Müslümanların Mescid-i Aksa’da Cuma namazı kılmalarına izin vermiyorlar.

İşgalci İsrail 1967 yılında doğu Kudüs’le birlikte Mescid-i Aksa’yı da işgal etti. Uluslar arası anlaşmalar gereği Mescid-i Aksa’nın yönetimi Ürdün’e verildi. Bakım ve onarımı ve görevlilerin maaşı Ürdün hükümeti tarafından karşılanıyor.

Mescid-i Aksa 140 dönüm yada 140 bin metrekare alanı kapsıyor içinde Kubbet-üs Sahra, Kıble Mescid-i dahil küçüklü büyüklü 200 civarında bir çok eser var. Mescid-i Aksa alanın tamamının adı. 

Mescid-i Aksa bir rivayete göre yeryüzünde Mescid-i Haram’dan sonra yapılan ikinci mescittir. Hz. Şit (as) döneminde yapıldığını söyleyenler olsa da bu rivayetleri doğrulatmak mümkün değil. Hz. İbrahim döneminde yapıldığı söylenmekle birlikte genel olarak Hz. Süleyman döneminde yapıldığı kabul edilmektedir. Yahudiler Hz. Süleyman döneminde yapılan Mescid-i Aksa’yı Süleyman Tapınağı olarak isimlendiriyorlar.

Rivayete göre Hz. Süleyman Kubbet-üs Sahra’nın bulunduğu yere mescit yaptırmıştı. Kubbet-üs Sahra’ya isim olan Kayalık yer Yahudiler için Tapınak tepesi, Müslümanlar için Peygamberimizin miraca çıktığı yerdir. Onun için buraya Müslümanlar Muallak Taşı’da derler. Kimi Müslümanlar Muallak Taşı’nın havada durduğunu Yahudilerin Muallak Taşı’nın altına destek yaptıklarını söylerler ama biz Mescid-i Aksa’da böyle bir taş göremedik. Bu rivayet tümüyle uydurma. İnternete resimleri paylaşılan havada duran Muallak taşı fotomontajdan başka bir şey değil. Kuran’ın hakikatine inanmak için böyle uydurma hikayelere ihtiyacımız olmamalı. 

Kubbet-üs Sahra’nın içerisinde bulunan kayanın altı bir mağara gibi, oldukçada geniş, üç tarafı da yerle birleşmiş durumda. Hz. Süleyman’ın yaptırdığı mescit tarih içerisinde birçok kez yıkılmış ve yeniden yapılmış.

Peygamberimiz miraca çıktığında Beytü’l Makdis yada Mescid-i Aksa yıkıntılar halinde idi. Yıkıntılar halindeki bu Mescid-i Aksa’nın miraç yurdu seçilmesi ve Müslümanların ilk kıblesi olması, Müslümanlara bir anlamda çevresi mübarek kılınan bu peygamberler yurduna ve Mescid-i Aksa’ya sahip çıkmaları ve Mescid-i Aksa’yı yeniden imar etmelerinin zımmen söylenmesidir diye düşünüyorum.

“Bir gece kulu Muhammed’i Mescid-i Haram’dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı çok yücedir” (İsra-1)

Mescid-i Aksa kelime manası ile uzak mescit. Mescid-i Aksa’nın neresi olduğuna dair üç görüş var. Birincisi göklerin ötesinde manevi alemde bulunan bir mescit ki böyle bir mescide Peygamberimizin gitmiş olması vahiy alan biri için çok sıradan bir durum olur. Ve Mekke müşriklerinin tepki göstermesini gerekli kılmaz. Kaldı ki bu görüşü savunanlar İsra sonrası Miracıda kabul etmiyorlar. Hem Mescid-i Aksa’nın manevi alemdeki bir mescit olduğunu söyleyeceksiniz hem de miraca karşı çıkacaksınız, bu bir çelişki bence. İkincisi Vakidi’nin rivayetine göre Mekke’ye on mil mesafedeki Müslümanların gizlice toplanıp ibadet ettikleri bir mescit. Böyle bir mescit olsaydı Mekke’nin fethinden sonra Müslümanlar orayı bir mescit olarak inşa ederlerdi. Kaldı ki on millik bir mesafeyi bir gecede gitmek çok olağanüstü bir durum değil.

Yukarıda zikrettiğimiz ayet olayın çok sıradan bir olay olmadığını gösteriyor. Kıble değişikliği ile ilgili olayları da göz önüne aldığımızda İsra hadisesinin Mescid-i haram’dan Kudüs’te bulunan bugünde aynı isimle anılan Mescid-i Aksa’ya gerçekleşmiş olması daha güçlü bir ihtimal olarak gözüküyor.  İsra hadisesinde Mescid-i Aksa’nın harap halde olması bir problem gibi gözükse de ihtimaldir ki rabbimiz Allah resulüne Süleyman mabedinin yıkılmamış eski halini bir mucize olarak göstermiştir. Ayetin devamında ayrıntılı bir şekilde İsrailoğullarından söz edilmesi Hz. Peygambere müşahede ettirilen Mescidin Süleyman mabedinin orijinal halinin olduğunu teyit eder.[1]

Kanaatimce Mescid-i Aksa’nın İsra yurdu olup olmadığını tartışmaya açmak Müslümanların Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerindeki haklarını tartışmaya açmaktır ve yersiz bir tartışmadır. Müslümanların ilk kıblesi ve İsra yurdu Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dır ve bunun tartışması yoktur. 

Mescid-i Aksa’ya giderken karmaşık düşünceler içerisindeyim. Mescid-i Aksa’nın avlusundan girdiğimizde ilk Kubbet-üs Sahra ile karşılaştık. Kubbet-üs Sahra bütün ihtişamı ile karşımızda duruyordu. Kubbet-üs Sahra’yı gördüğümde yaptığı ilk dua “Ya Rabbi özgür Kudüs’ü özgür Mescid-i Aksa’yı görmeyi nasip et” oldu. Bugün Kubbet-üs Sahra’ya girmedik. Kimilerinin gerçek Mescid-i Aksa dedikleri Kıble Mescidi’ne gittik. 

Kubbet-üs Sahra’da Kıble Mescid-i’de Emeviler döneminde yapıldı. Müslümanlar Kudüs’ü Hz. Ömer döneminde fetih ettiklerinde Mescid’i Aksa yıkıntı haline idi. Buraya ilk mescidi Hz. Ömer yaptırdı. Daha sonra Hz. Ömer’in yaptırdığı mescit yıkılınca Abdulmelik bin Mervan Kubbet-üs Sahra’yı yaptırdı. Daha sonrada yine Emeviler döneminde Kıble mescidi yapıldı. Mescid-i Aksa bütünün adı. Sadece Kubbet-üs Sahra’nın veya Kıble Mescidi’nin değil. Dolayısı ile Mescid-i Aksa için Kubbet-üs Sahra resimlerinin kullanılmasının hiçbir mahsuru yok.

Yeryüzündeki Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri olan Mescid-i Aksa akşam namazımızı kıldıktan sonra yatsı namazına kadar Mustafa İslamoğlu hoca ile diğer bazı arkadaşlarla birlikte Mescid-i Aksa içerisinde Kudüs’ü konuştuk.

Mescid-i Aksa namaz kılarken özel bir yerde namaz kıldığınızı hissediyorsunuz. Kabe’de ve Mescid-i Nebevi’de namaz kılar gibi kendinizi Allah’a daha yakın hissediyor, namazlarınızda daha çok huşuu duyuyorsunuz. 

Yatsı namazını da Mescid-i Aksa’da kıldıktan sonra otelimize döndük. Akşam yemeklerini yedikten sonra otelin toplantı salonunda Mustafa İslamoğlu hocanın Peygamberimiz dönemine kadar Kudüs tarihini anlatan sohbetini dinledik. İslamoğlu hoca Kudüs tarihi ile ilgili doyurucu bilgiler anlattı bize. Hocamızı dinledikten sonra Kudüs tarihi ile yazmış olduğum yazıyı yeniden gözden geçirdim ve yeni eklemeler yaptım. Mustafa İslamoğlu hocaya gezi boyunca yaptığı ufuk açıcı sohbetlerden dolayı teşekkür borcumuz var.

Hocanın sohbetinden sonra sabah namazında Mescid-i Aksa’da olmak ve yarın ki yoğun gezi programında dinç olmak için dinlenmeye odalarımıza çekildik.  

Devam edecek….

ekrangazetesi.com

Yorumlar